Translate

14 Eylül 2017 Perşembe

Kayıp ve Yas Tutma


Her birey mutlaka kayıplar yaşamıştır ya da yaşayacaktır. Bu bilinse de, hatta bazen insan kendini hazırlasa da, bir yakın
kaybedildiğinde duygusal dengeler altüst olur ve bununla başetmek zordur.

Yas tutma, çok sevilen bir insanın ölümü, önemli bir ilişkinin bitmesi gibi kayıplar sonrasında yaşanılan normal bir süreçtir. Bu süreci doğal olarak yaşadığında, kişi kayıpla sağlıklı bir şekilde başetmiş ve güçlenmiş olur.

Bu yas tutma süreci sonunda insan yaşadığı kaybı yaşamının parçası haline getirerek bununla yaşamayı öğrenir. Bu kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık sevmemek anlamına gelmez. Sadece kaybı ve bununla ilgili hisleri kabullenmeyi ve böylece yaşamı sürdürmeyi sağlar. Yas tutma süreci normal ve doğal olsa da oldukça zordur ve atlatmak için zamana, cesarete ve desteğe gereksinim duyulur.

Yas tepkileri:

Her insan birini kaybettiğinde çok farklı duygusal, fiziksel ve davranışsal tepkiler verir. Bu tepkilerin yoğunluğu yaşanılan olaya göre de değişir.

Duygusal: Şok, üzüntü, öfke, suçluluk, suçlama, kaygı, korku, yalnızlık, yorgunluk, çaresizlik, uyuşma, isteksizlik, umutsuzluk, özgür hissetme.

Fiziksel: Midede boşluk duygusu, kalpte ve boğazda sıkışma, gürültüye karşı duyarlılık, kendini hissetmeme, nefeste darlık, zayıflık hissetme, ağız kuruluğu.

Düşünsel: İnanamama, düşüncede dağınıklık/karışıklık, çarpık/hatalı düşünceler, halüsinasyonlar, dikkat dağınıklığı, unutma, rahatsız edici düşünce veya rüyalar.

Davranışsal: Uyku ve yeme bozuklukları, dikkatsiz veya takıntılı davranma, alkol ya da başka bir madde kullanma, sosyal çevreden ve kaybedileni hatırlatan uyaranlardan kaçma ve/veya bu uyarıcılardan ayrılmama, kaybedileni araştırma/çağırma

Yas tutma süreci:

İnanmama ve inkâr: Hiç bir şey olmamış gibi davranma.

Şok ve uyuşma: Kaybın olduğu/öğrenildiği ilk zamanlarda yaşanır ve kişi kayıp gerçeğini kısa bir süre reddeder.

Arzu etme: Kayıp inkâr edilerek geri gelmesi arzu edilir ve beklenilir. Kızgınlık/öfke bu sürecin önemli bir parçasıdır.

Çaresizlik: Kaybı önleyemedikleri için suçluluk duygusu bu aşamanın önemli bir parçasıdır. Hissedilen kaygı ile iş hayatı ve sosyal ilişkilerde güçlükler yaşanır.

Davranışları ve hayatı düzenleme: Yaşam fonksiyonları düzenlenir ve yeni ilişkiler ve projeler için yatırım yapılır.

Acının hafiflemesi ve hayata devam edebilmek için kaybın gerçekliğini kabullenmek, acıyı yaşamak ve yas tutmak, kaybedilen kişinin içinde olmadığı bir dünyaya uyum sağlamak ve yaşamın diğer alanlarına yatırım yapmak önemlidir.

Bunlar hiç olmayacakmış gibi görünse de unutmayın kayıp yaşamın doğal bir parçası ve yas bizim buna verdiğimiz doğal bir tepki. Artık klişe haline gelmiş olsa da doğru olan birşey var: Zaman yaraları iyileştirir.

*Bu süreci daha sağlıklı atlatabilmek için öneriler:

Mutlaka sizi iyi dinleyebilecek ve anlayabilecek birisiyle konuşun. Buna yalnız katlanmak zorunda değilsiniz. Güvendiğiniz birine yaşadığınız herşeyi anlatın. Aileden birini kaybettiyseniz hepiniz farklı tepkiler veriyor olabilirsiniz ve duygularınızı diğer aile üyeleriyla paylaşmak zor olabilir. Onları daha çok üzmekten ya da zayıf görünmekten korkmayın. Konuşmak, hatırlamak ve paylaşmak hepinize iyi gelecektir. Arkadaşlarınız da size destek verebilirler. Onlardan uzaklaşmayın.

Daha önce kayıp yaşamış bir kişiyle konuşun. Bu hem size hem ona iyi gelecektir.

Yaşadığınız duygu ve tepkileri kabul etmeye çalışın, mümkün olduğunda bunları ifade edin. Çünkü bu yaşadıklarınız çok normal. Kendinize yas tutmak için izin verin, bunu engellemeyin.

Yasın uzun bir süreç olduğunu kabullenin, acele edip bir an önce herşeyi silmeye çalışmayın ama hiç geçmeyeceğini de düşünmeyin. Sabırlı olun. Umudunuzu kaybetmeyin.

Ağlamaktan kaçınmayın. ""Güçlü olmalısın"", ""Ne kadar güçlü hiç ağlamadı"" gibi sözleri önemsemeyin. Ağlamak çok doğaldır ve rahatlamanızı sağlar.

Yıldönümleri, doğumgünleri, bayramlar gibi özel günler sizin için zor geçebilir. Buna hazırlıklı olun.

Yaptığınız ve yapamadığınız şeyler için kendinizi affedin.

Cenaze, dua, mezarlığa gitmek zor gelse de acınızı yaşamanızı ve ifade etmenizi sağlar. Diğer insanların size destek olduğunu, yalnız olmadığınızı ve yaşamın devam ettiğini görmek iyi gelebilir.

Sosyal aktivitelerden uzaklaşmayın.

Yapabildiğiniz kadar müzik dinleyin, kitap okuyun, yürüyüşe çıkın.

Yavaş yavaş okul, iş gibi normal aktivitelerinize geri dönün. Zorlanıyorsanız bir program hazırlayın ve onu takip edin.

Fiziksel ihtiyaçlarınıza (uyku, yemek, sağlık) özen göstermek çok önemlidir. İhmal etmeyin.

Yazarak ya da resim yaparak duygularınızı ifade etmek de iyi gelebilir.

Yas sürecini zorlaştırabilecek olan şeyleri yapmaktan kaçının:

Acıyla başetmek için alkol ya da başka maddelere yönelmeyin.

İniş çıkışları kabullenin ve inişler olduğunda kendinizi suçlamayın.

Duygularınızı hafife almayın ve yok saymayın.

Unutmak için kendinizi iş ya da derse adayarak yormayın.

Size yardım etmeye çalışanlara kızmayın.

Yas sürecini zorlaştırabilecek olan şeyleri yapmaktan kaçının:

Bazen uyku ve iştahtaki bozulmalar, kaybettiğimiz kişi ile ilgili aklımızdan çıkaramadığımız düşünceler, üzüntü ve umutsuzluk bizim için başetmeyi çok zorlaştırabilir. Bazen bu acıya son vermek için yaşamımıza son vermeyi düşünebiliriz. Bazen de hissettiğimizin tam tersi, çok neşeli ve uygunsuz davranıyor olmak bizi rahatsız edebilir. Bu durumlarda bir uzmandan yardım almak gerekir. Eğer sıkıntınız gündelik yaşamınızı sürdürmenizi etkiliyorsa, mutlaka yardım alın.



*Yas sürecini zorlaştırabilecek olan şeyleri yapmaktan kaçının:

Korku, rahatsızlık ve belirsizlik yaşıyor olsanız da ondan uzaklaşmayın. Cenazede yanında olun, sonrasında arayın, mektup yazın. Desteğinizi çekmeyin.

""Yapabileceğim birşey varsa..."" demeyin. Bunu siz düşünün ve yapın.

Kayıp hakkında konuşulurken konuyu değiştirmeye çalışmayın ve onu yargılamayın. İyi bir dinleyici olun. Kendisi özellikle bunu yapmamanızı istemediği sürece kayıp hakkında açık açık konuşun. İlgili olduğunuzu gösterin ve benzer bir durum yaşadıysanız kendi duygularınızı paylaşın. Ama ""Nasıl hissettiğini biliyorum"" demekten kaçının.

Yaşadığı kaybın iyi sonuçlarından bahsetmeyin. Onun yaşadıklarını başkalarınınkiyle karşılaştırmayın.

Onun yardımınızı reddetmesini kişisel bir saldırı olarak algılayıp kızmayın.

Sabırlı olun, yasını istediği kadar yaşamasına izin verin.

Kendisine iyi bakmasına yardımcı olun. Fiziksel ihtiyaçlarını ve normal aktivitelere dönüşünü ihmal etmesine izin vermeyin.

Siz olumlu bakış açınızı koruyarak ona örnek olun.

Duygularını hafife almamaya özen gösterin.

Kayıp yaşamımızın kaçınılmaz ve zor bir parçası. Ancak zaman, sabır ve destekle yas sürecini kendimiz, insanlar ve yaşam hakkında yeni bir bakış açısı kazanarak tamamlayabiliriz.


alıntı: İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ

27.02.2014


"

4 Mayıs 2017 Perşembe

CEHENNEM (Bir dogmanın gerçeği)

Cehennem kelimesinin kökeni İbranice’de bir kelime olan ‘’Ge-Hinnom'’dur.’
’‘’Ge’’ vadi, ‘anlamına gelir. ’’Hinnom’’ ise bir isimdir.

Yani ‘’Ge–Hinnom’’ ‘’Hinnom Vadisi’’ demektir.

Bu sözcük İngilizceye Gehenna, Fransızcaya da Géhenne olarak geçmiştir.
Vadilerin ömrü insanlardan ve dinlerden çok daha uzun soluklu olduğu için Hinnom vadisi halen mevcut ve Kudüs’ün güney batısında yer alıyor.

Peki Hinnom vadisi ne olmuş da Ortadoğu kaynaklı tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarında ki cehenneme dönüşmüş?
Kardeş çocukları olan Filistinliler ile Yahudilerin günümüzde birbirini yediği antik Kenan (Filistin) diyarında eskiden korkutucu bir Tanrı yaşarmış.
İsmine Molok (Moloch, Molek) derlermiş. Kendisine tapanlardan da habire kurban istermiş ama sıradan kurbanlar değil. Çocukların kendisine kurban edilmesinden çok hoşlanırmış. Molok’un Gehinnom vadisinde altında sürekli ateş yanan bir ızgaranın bulunduğu putu varmış.
Molok’a tapanlar ilk doğan çocuklarını bu ızgaraya atar ve yakarak Molok’a kurban ederlermiş. Anneler, babalar yanan çocuklarının çığlıklarını duyup pişman olmasınlar diye de kurban töreni sırasında sürekli davul çalınırmış.

Gel zaman git zaman M.Ö. 7. Yüzyılda Yoşiyahu (Josiah) isimli aklıselim bir Yahudi kral başa geçer ve Molok’a tapınılmasını
ve çocuk kurban edilmesini yasaklar. Bu tarihten sonra Hinnom vadisi Kudüs’ün çöplüğü haline gelir. Ayrıca gömülmeye değer bulunmayan idam edilmiş suçluların cesetleri de buraya atılmaya başlanır. Çöplerin, cesetlerin kokularından ve hastalık yayma risklerinden kurtulmak için bugün de kullanılan basit bir yönteme başvurur antik Kudüslüler. Çöpler ile cesetleri yakarlar.

Hem eskiden burada yakılarak insan kurban edilmesi hem de daha sonra suçluların (günahkârların) cesetlerinin burada yakılması, ölümden sonra yakılarak cezalandırılma inancını doğurmuş. Bu mit önce Yahudilikte yerini almış, oradan Hıristiyanlığa ve sonra son büyük tek tanrılı din olan Müslümanlığa geçmiş.

Eski Ahit Yeremya 32: 35’de Hinnom vadisinden bahsedilir. ’’ Ben-Hinnom Vadisi'nde ilah Molek'e sunu olarak oğullarını, kızlarını ateşte kurban etmek için Baal'ın tapınma yerlerini kurdular. Böyle iğrenç şeyler yaparak Yahuda'yı günaha sürüklemelerini ne buyurdum, ne de aklımdan geçirdim.’’

Markos İncilinin 9: 43-47: numaralı bölümü de Hinnom vadisinin dehşetinden bahseder.

— Eğer elin seni günaha sokuyorsa, onu kes at; çolak olarak hayata erişmen iki elli olarak Hinnom Vadisine, sönmez ateşe gitmenden iyidir.
– Eğer ayağın seni günaha sokuyorsa, onu kes at; topal olarak hayata erişmen iki ayağınla Hinnom Vadisine atılmandan iyidir.
– Eğer gözün seni günaha sokuyorsa, onu çıkarıp at; tek gözlü olarak Tanrı'nın krallığına erişmen iki gözünle Hinnom Vadisine atılmandan iyidir.
Orada onların kurdu ölmez ve ateşi sönmez.’’

Kur’anın Zuhruf suresinin 77. ayetinde de cehennem bekçisi ile günahkarlar arasında geçen diyalog anlatılır. ’’ Onlar cehennem bekçisine: «Ey Mâlik! Rabbin artık bizi öldürsün.» diye seslenirler. Mâlik de: «Siz böylece kalacaksınız.» der.’’

Peki Kur’anda cehennemin bekçisi ve meleği olarak tasvir edilen bu Malik kimdir?. Yoksa eski bir tanıdık mıdır?
‘’Malik’’ Sami dillerinden biri olan İbranice'deki ‘’MLK’’ kökünden türemiştir. Melek, malik, mülk, melik,memlük gibi kelimelerin köken aldığı "MLK" kökü aslında Tanrı Molok'un adıdır. Yani kurnaz tanrı Molok yok olmamış, arka kapıdan yeni dinlere sızarak kendine malik ve melek adıyla yer bulmuştur.

Velhasıl kelam ; Molok'a çocukların kurban olarak sunulduğu Ge-Hinnom Cehenneme, Molok ise Malik’e, Melek’e dönüşmüştür.

Fotoğraf Hinnom vadisinin panoramik görüntüsüdür. Artık insanlar yakılmadığı için korkutucu bir görüntüsü yoktur.

Ancak görüldüğü üzere imar kirliliğinden o da nasibini almıştır.

13.07.2015

Cem İşmen: