Translate

29 Mart 2021 Pazartesi

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Alternatif Bildirisi

“Tiyatro perde açamadı ama iktidarların kanlı oyunları hiç perde kapatmadı”

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü, her sene 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde “alternatif bildiri” yayımlıyordu. Öğrencilerin her sene heyecanla beklediği, okulun duvarlarına ve kapılarına asılıyordu.

Kanun hükmünde kararname (KHK) ile eğitimcilerinin birçoğu ihraç edilmiş olsa bile ihraçlar, bölüm geleneğini değiştiremedi. İhraç edilen Tiyatro Bölümü akademisyenlerinden Süreyya Karacabey, bu sene de “27 Mart Tiyatro Haftası Alternatif Bildirisi”ni kaleme aldı.

Karacabey’in kaleme aldığı alternatif bildiri:

27 Mart kutlu olsun

Yolları kapalıydı bizi sahneye götüren bütün caddelerin, oyuncular rollerine sarılıp beklediler uzun süre. Ölüm gölünün kıyısındaydı Nina, kefenler dikiyordu seyircilerine. Hamlet’i oynayan oyuncu, bir intikamın peşinde değildi, ekmek götüremediği için evine, surların dibinde yürüyordu. Treplev’i oynayan oyuncu tıpkı onun gibi sığamadı hikayesine, bir ümit bulmak için karanlık geçitlerde dolaştı. Işıkçılar ellerinde bir fenerle geçtiler sokaktan, dağılmış dekorları toplayamadı sahne tasarımcıları, rollerin büründüğü sihirli kumaşlar, paramparça oldu oyuncuların düşleri gibi, sonra konuşamasınlar diye gelip ağızlarını kapattılar. Tiyatrolar kapalıydı, karanlıkta gölgeleri büyürken fuayenin, seyir yerinin ve sahnenin, bir söz boşlukta yankılandı: BÜYÜLÜ ŞEYLER MADDEDEN YAPILMIŞTIR!

Bir ölüm gemisiydi zaman, kıyılarımıza sadece ölüler bıraktı, veda etmeden gömdük sevdiklerimizi, her şey yasaktı. Sahneye birlikte bakmak yasaktı ama arka sokaklardaki atölyelerde, merdivenaltlarında, fabrikalarda yasak değildi ölümüne çalışmak. Tiyatro perde açamadı ama dünyanın her yerinde iktidarların kanlı oyunları hiç perde kapatmadı, rolleri yasaklanmadı, kostümleri parçalanmadı. Tiyatro yasaktı, bir ufka beraber bakmak yasaktı ama hep birlikte seyredildi işsizlik intiharları. İnşaatlarda çalışırken ölenlere, evler arası kutular taşırken caddelere düşen kuryeçocuk bedenlerine bakmak yasak değildi. İçine doğru daralan evlerde kanayan çocukların ve kadınların çığlıklarını işitmek yasak değildi. Her şey bir süre unutuşa bırakıldı, çalgısını kılıfına koyarak kendini öldüren çocuklar unutuşa bırakıldı, kapanan mekanlar, çalışmak zorunda olduğu için hastalananlar, ıssız mezarlıklarda törensiz yatanlar, unutuşa bırakıldı. Onların bütün fısıltısını beklerken kaydetti boş sahneler, unutuşa bırakılan her şeyi bir gün anlatacaktı. Hiç açılmayan kapıların ardındaki tavanda bir söz asılı kaldı: BÜYÜLÜ ŞEYLER MADDEDEN YAPILMIŞTIR!


sendika.org



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder