AZINLIK DİLİ: LADİNO
Ayrıca dizide Ladino diline ait diyaloglara ve Ladino şarkılarına yer veriliyor. İnsanın yüreğine dokunan Ladino müzikleri, dizi sahneleri ile birleştiğinde insanın daha da içine işliyor. Ladino, sürgüne zorlanan İspanyol kökenli Yahudilerin yani “azınlıkların” dili. Ladino müziklerinde bir azınlığın sürgüne uğramışlığının çaresizliği, hüznü, naif bir şekilde dalgalanıyor, kaburgalarınızda dolaşıyor adeta. Bazı Türkçe şarkılarda da Ladino ezgileri kullanılmıştır. Bunların en bilineni “Durme querido hijico”dur. Ezgisini açıp dinlediğiniz zaman muhakkak Türkçe sözleri dökülecektir dudaklarınızdan. Dizi; dönem kıyafetlerinden şarkılarına, kostümlerinden oyuncu performanslarına adeta enfes bir görsel şölen havasında. Ancak Kulüp’ün ışıltılı dünyası bazı gerçekleri göz ardı etmemize neden olabiliyor. Mesela, tarihler arası tutarsızlık gibi. Varlık Vergisi, 1942’de kanun olarak ortaya konuluyor. Dizideki Matilda karakteri ise Varlık Vergisi’nden sonra ailesini dağıtan Mümtaz’dan intikam almak için onu öldürüyor ve on yedi yıl hapis yatıyor. Hapisten çıktığında 1959-1960’lı yıllara denk gelmesi gerekirken çıktıktan bir süre sonra 6-7 Eylül 1955 olaylarını yaşamış oluyor. Evet,verilmek istenen mesajlar gayet iyi ama bir hikâye gerçek olaylardan besleniyorsa bu tarz mantık hatalarına da dikkat edilmesi gerekir. 6-7 Eylül Olayları ya da diğer adıyla İstanbul Pogromu’nu anlatan bu dizinin yine de cesurca olduğunu söylemek gerekir. Bu yüzden takdiri hak ediyor. Bu diziden önce de 2009’da vizyona giren Tomris Giritlioğlu’nun Güz Sancısı filmi, 6-7 Eylül olaylarını, yine Tomris Giritlioğlu’nun 1999 yapımı “Salkım Hanım’ın Taneleri” filmi Varlık Vergisi’ni konu alır. Ancak her ne kadar eksiklikleri olsa da “Kulüp” dizisi meseleyi daha ileriden tartışıp gerçekleri olanca sertliği ile yüzümüze çarpıyor. Dizinin sonunda Raşel’in bebeği doğuyor ve bebeğin yetişkin halinin sesi anlatıcı konumuna geçiyor. Orada kullandığı “seçilmiş aile” kavramı ise bana göre; hikâyeye son noktayı koyan bir kavram. “Seçilmiş aile” diye bahsettiği, birbiri ile hiçbir kan bağı bulunmayan, farklı milliyetlere, dinlere mensup ancak birbirleri ile gönül bağı kuran, dayanışan, sevgi ve dostluğu büyüten “Kulüp” çalışanları.
YÜZLEŞİLMESİ GEREKEN GERÇEKLİK: 6-7 EYLÜL OLAYLARI
İstanbul Pogromu, Türkiye’nin yüzleşmesi gereken bir gerçekliktir. Çünkü yüzleşilmedikçe, derine gömüldükçe bunlara yenileri eklenecektir ki eklenmektedir de. İktidarlar kuyrukları her kapana kısıldığında yaptığı gibi halklara milliyetçilik ve şovenizm pompaladıkça ırkçı saldırılar yine artmaya başladı. Kürtlere ve mültecilere yönelik özellikle de son dönemde alevlenen bu nefreti söndürmenin tek yolu ise sorunun asıl kaynağını teşhir etmekten geçiyor. Terazinin bir ucunda ezenler diğer ucunda ezilenler var. Ezenler, ezilenleri diline, dinine, ırkına bakmadan eziyor. Bu yüzden ezilenlerin de din, dil, ırk ayrıştırmalarına kanmadan ezenlere karşı birlikte mücadele vermesi gerekiyor.
Yazıyı, dizide kullanılan, Türkçesini Zülfü Livaneli’nin, Yunancasını Maria Farantouri’nin seslendirdiği “Kardeşin Duymaz/San To Metanasti” şarkısından bir kesitle sonlandırıyorum:
Kıvılcım EFTELYA - İnönü Üniversitesi
Evrensel