Translate

11 Haziran 2025 Çarşamba

İsviçre'den Geçerken

 Geçiyor İsviçre camdan

     güneşli bir akvaryumdan
          geçen bir balık gibi,
          çok renkli bir balık.

Bakıyorum vagonumdan
kederli
     alaycı
          öfkeli biraz da alık
bakıyorum vagonumdan
          not alıyorum
İsviçre üstüne doğru yanlış bildiklerimi
          gördüklerime katarak
Hava ne soğuk, ne sıcak,
burda her şey böyle galiba, gülüm
     ne soğuk, ne sıcak,
     ne serin, ne ılık
Ayarlı bir saat
     markası ünlü bir kol saati...
İsviçre oyuncak bir memleket
     dev dağlarla karışık.
Dev dağlar gülüm,
     çocukluğumun dağları
          Tobler çukolatasının.
Uzaklardan gelen sütlü bir tat ağzımda
ve çocukluğumu hatırlamanın kederi
          düğümlendi boğazımda.

Ve iste göller, gülüm,
turist dergilerinin kapak gölleri,
kaymak kaat üstüne pırıl pırıl,
telleri, duvakları, yalçın yamaçlarıyla,
şaşırıyorsun baskının güzelliğine.

İsviçre, bir yandan da, gülüm,
     benziyor yastık yüzüne,
     çivitli, ütülü, danteleli,
          yeni de geçirilimiş
yani bir insan başının ağırlığı
çukurlaştırıp kırıştırmamış henüz.

İsviçre'ye, bilirsin, gülüm,
dilsiz kasası, derler,
     bir yerlerden, bir şeylerden kaçırılan paraların.
Bir de gülüm,
casuslarla boz inekler işi var.
Sere serpe gelişmiş inekler casuslar,
İsviçre tarafsızlık cennetine girdi gireli.
Casuslar boy boy
     ve çeşitli milletlerden olmalı
ama hepsi bir boy boz ineklerin
          hepsi İsviçreli

Fransa'ya yaklaşıyoruz .
Karşımda bir kız
polis romanı okuyor.
Güneş, pembe derisini hafifçe soymuş,
at kuyruğu saçları yapağıdan,
gözlerinde tatlı tatlı gökyüzü,
Wilhelm Tell elmayı yanaklarına koymuş

Bakıyorum İsviçre'ye vagonumdan,
Şehirleri can sıkıcı olmalı
belki sanatoryumları eğlencelidir.
Yaşamak ister miydim
          şu gördüğüm yerlerde
şu saygıdeğer adamların arasında
Doksanımdan sonra belki...

Niye böyle şeyler yazdım İsviçre için?
Belki kıskandığımdan
Kanlı çölün ortasındaki küçük bahçeyi

Çiçekleri küçük bahçenin,
     çiçekleri biraz da,
     çölde akan kanımızla sulanmadı mı?
          sulanmıyor mu?

Ve rahat, karlı gecelerinde İsviçre'nin
          yıldızları biraz da
göz yaşlarımızla yıkanıp yanmıyor mu?


Girdik Fransa'ya, gülüm,
değişti evler, hava, adamlar.
işte kıvır kıvır
     körpe kıvırcık salata gibi,
     yıkanmamış, hatta çamurlu,
     Fransa toprağında bahar...

Nazim Hikmet, 7 Mayis 1958, Isviçre toprakları




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder