Translate

Kunst etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kunst etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Eylül 2022 Cumartesi

Bu Muhteşem Su Kemerleri Bugün Hala Kullanımda

1.500 Yıl Önce Peru Çölü'nde Nazca Kültürü Tarafından İnşa Edilen Su Kemerleri...

Peru tarihinin Kolomb öncesi döneminde Nazca halkı tarafından inşa edilen Cantalloc Su Kemerleri orijinal amaçlarına hizmet etmeye devam ediyor ve yerel çiftçiler kurak bölgeye su getirmek için hala onlara güveniyor.

Yakın zamanda, Çevresel Analiz Metodolojileri Enstitüsü'nden Rosa Lasaponara liderliğindeki bir araştırma ekibi, 4 kilometre (2,5 mil) uzaklıkta bulunan bir dizi su kemeri olan "puquios"un varlığına yeni bir bakış açısı getirip getiremeyeceklerini öğrenmek için uydu görüntülerini inceledi. Peru, Nazca şehrinin batısında. Nazca kültürü tarafından inşa edilmiş, var olan yaklaşık 40 su kemeri var ve Nazca onları tüm yıl boyunca kullandı.

Peru'nun ovalarındaki bu yapılar, ünlü Nazca hatlarının sadece 2,5 mil (4 km) doğusunda inşa edilmiştir. Ve sadece coğrafi olarak yakın değiller, aynı zamanda hatların su arayışında sembolik bir rol oynadığına dair spekülasyonlar olduğu için yapılar ortak bir temayı paylaşabilir - Nazca su kemerlerinin kullanması amaçlanan kaynak. Nazca çizgileri gibi, bu kanalların da toprağı ekinler için daha elverişli hale getirme pratik kullanımlarının yanı sıra bir tür dini amaca hizmet ettiğine inanılıyor.

Su kemerlerinin keşfi, Nazca uygarlığının ne kadar gelişmiş olduğunu ortaya çıkardı. 'Puquios' adı verilen bu sarmal yapılar, suyu almak ve kanalize etmek için kullanılan bir hidrolik sistemin parçasıydı. Eşsiz şekilli delikler, rüzgarın bir dizi yeraltı kanalına esmesine izin vererek, suyu yeraltı akiferlerinden en çok ihtiyaç duyulan alanlara zorladı. Puquios o kadar büyük bir yapıydı ki, 30 tanesi bugüne kadar çiftçiler tarafından kullanılmaya devam ediyor.

Böylesine sofistike ve uzun ömürlü bir ağ, mimarlarının çevredeki bölgenin jeolojisini ve su temini açısından yıllık özelliklerini anladığının kanıtıdır.

* * *

Nazca kültürü 100 - MS 800 arasında gelişti. Rio Grande de Nazca drenajının nehir vadilerinde ve Peru'nun kurak, güney kıyısındaki Ica Vadisi'nde. Önceki Paracas kültüründen (son derece karmaşık tekstilleriyle bilinir) güçlü bir şekilde etkilenen Nazca, seramik, tekstil, jeoglifler ve tabii ki su kemerleri gibi bir dizi zanaat ve teknoloji üretti.

Bu şaşırtıcı su ağlarının yanı sıra, bir zamanlar Peru'nun Ica Bölgesi'nde yaşayan Nazca halkı, çoğunlukla, çölde amacı bilinmeyen muazzam tasarımlar olan Nazca Çizgileri ile tanınır. Kısa bir süre önce bu çizgilerden en eskisinin oldukça tombul bir kedi olduğu ortaya çıktı.

Yazının Orjinali

22 Mayıs 2019 Çarşamba

Game of Thrones'a ilham veren 5 tarihi olay!

14 Nisan'da ilk bölümü gösterilen diziyi sadece ABD'de 17 milyondan fazla kişi izledi - gösterildiği kanal HBO'ya göre kendi kategorisinde bir rekor.

Ancak büyünün ve hatta ejderhaların yer aldığı dizi, hayranlarının tahmininden daha fazla gerçeğe yakın.

Game of Thrones (GoT), George R.R. Martin'in kitaplarından uyarlandı. Aynı zamanda dizinin yapımcısı olan Martin, kitabı yazarken tarihi olaylardan nasıl etkilendiğini sık sık dile getiriyor.

Geçen yıl İngiliz Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, "Tarihi her zaman sevdim" diyor.
"Ancak sosyoekonomik trendler ya da kültürel dönüşümlerle, savaşlarla, cinayetlerle ya da ihanetlerle ilgili olduğum kadar ilgili değilim."
























BBC Türkçe, Game of Thrones'un en güzel anlarından bazılarına ilham kaynağı olan 5 tarihi olayı derledi.

1) GÜLLER SAVAŞI

Güller Savaşı, İngiltere tahtı için 15. yüzyılda meydana gelen karmaşık iç savaşlar serisiydi.

Savaş Lancaster Hanedanlığı ile York Hanedanlığı arasında yaşandı. Bunlar, İngiltere'yi 300 yıldan uzun bir süre yöneten Plantagenet Hanedanlığı'nın iki rakip koluydu.

Tarihçi Thomas B. Costain tarafından 1950'lerde yazılan dört ciltlik Plantagenet kitabında bu savaşlar anlatılmıştı.

Martin, Costain'in kitaplarına duyduğu ilgiyi sıklıkla dile getirdi. Game of Thrones'daki başlıca mücadele de Güller Savaşı'nı anımsatıyor:

Kurgu ürünü Westeros kıtasının hakimiyeti için Lannister ve Stark aileleri arasındaki savaş...

2) DÖVÜŞLE YARGILANMA (TRIAL BY COMBAT)

Game of Thrones'un ilk sezonunda, Amerikalı oyuncu Peter Dinklage tarafından oynanan karakter Tyrion Lannister, aristokrat Lord Jon Arryn'ı öldürmekle suçlanıyor.

Ancak dövüşle yargılanma talebinde bulunarak ceza almaktan kurtuluyor.
Lannister'ın koruması Bronn, dövüşerek efendisinin özgürlüğünü kazanıyor.

Bu olay tamamen hayal ürünü değil.

Ortaçağ Avrupası'nda bu, anlaşmazlıkları çözmek için yasal bir yöntemdi.

Davalı taraflar, kendi taraflarında savaşmaları için dövüşçü kiralıyorlardı.

Ancak Game of Thrones'da gördüğümüzün tersine, bu anlaşmazlıklar genellikle kanlı sonuçlanmazdı. Çoğunlukla kaybeden tarafın teslim olmasıyla biterdi.

3) 'KIZIL DÜĞÜN' YA DA 'SİYAH AKŞAM'

Game of Thrones'un en beklenmedik anlarından biri üçüncü sezonda meydana geldi: Ana karakterlerin üçü de tek bir bölümde öldü.

Robb Stark, annesi Catelyn ve hamile gelini Talisa, bir şölen sırasında öldürüldü.

Martin, 'Kızıl Düğün' olarak bilinen bu sahne için bir kez daha gerçek olaylardan ilham aldı.
Bu 'Siyah Akşam' olarak bilinen olaya bir göndermeydi.

1440'larda İskoçya'da yaşanan olaylara verilen isimdi bu: 10 yaşındaki Kral James II'den bir parti davetini kabul eden, Kont Douglas ve erkek kardeşinin, ülkedeki en güçlü ailelerden birinin iki üyesinin, yemeğin ardından kafaları kesilmişti.

Martin, EW dergisine yaptığı açıklamada, "Tarihi kayıtlar masaya siyah yaban domuzu kafasının konduğunu gösteriyor. Ölüm sembolü. Kont ve kardeşi bir kuleye götürüldü, ardından James'in yalvarmalarına rağmen kafaları kesildi" diyor.

4) 'GERÇEK' DUVAR

Game of Thrones'da buzdan örülü 'Duvar', Westeros'un Yedi Krallığı'nın kuzey sınırındaki 500 kilometrelik sınır boyunca uzanıyor. 200 metre yüksekliğindeki Duvar'ın amacı krallıkları işgalden korumak.

Duvar, en önemli karakterlerden birinin, Jon Snow'un da üyesi olduğu Gece Bekçileri'nin yeminli kardeşleri tarafından savunuluyor.

Gerçek hayattaki karşılığı daha kısa, ancak daha önemsiz değil: Hadrian Duvarı.

Roma İmparatorluğu yönetimi altındaki İngiltere'yi kuzeydeki Britonlardan korumak için 2'inci yüzyılda inşa edilmişti. Bu ünlü duvara Roma İmparatoru Hadrian'ın ismi verilmişti ve Antik Roma'nın en ikonik simge taşlarından biri haline gelmişti.

117 kilometre boyunca uzanan, bir zamanlar çok görkemli olan bu duvarın kalıntıları, halen görülebilir. Bu kalıntılar, George R.R. Martin de dahil olmak üzere yüzyıllar boyunca milyonlarca kişi tarafından ziyaret edildi.

1980'lerde Hadrian Duvarı'nı ziyaret eden Martin, Rolling Stones dergisine yaptığı açıklamada, "İngiltere'de arkadaşlarımı ziyaret ediyordum ve biri beni Hadrian Duvarı'nı görmeye götürdü" diyor ve ekliyor:

"Bu tepelerden ufukları seyrederek günlerini geçiren bir paralı asker için hayatın nasıl olduğunu düşündüm durdum."

5) ALTIN TAÇ

İlk sezonun sonunda, Westeros'un kralı olacak kişi, Viserys Targaryen, savaş beyi Khal Drogo'dan kız kardeşi Daenerys ile evlenmesi karşılığında kendisine söz verdiği orduyu talep ediyor.

Bunu yaparken, hamile kız kardeşinin göbeğine doğru kılıç tutuyor.

Drogo, Viserys'e "insanların gördüğünde titreyeceği bir altın taç" sözü veriyor.

Ancak daha sonra ödül vaadinin aslında bir tuzak olduğu anlaşılıyor.

Viserys kılıcını bıraktıktan sonra korumalar tarafından zapt ediliyor, Drogo altın madalyonlardan oluşan bir kemeri bir kapta erittikten sonra Viserys'in başından dökerek onu 'taçlandırıyor' ve öldürüyor.

Roma İmparatoru Valerian'ın başına milattan önce 260 yılında benzer bir olay geliyor.

Romalı tarihçi Flavius Eutropius 4. yüzyılda, Valerian'ın Pers askerleri tarafından tutsak alınmasının ardından erimiş değerli madalyon yutmaya zorlandığını yazıyor.

Bu, Valerian'ın ölümüyle ilgili anlatılan hikayelerden sadece biri, ancak Martin'in 'televizyon madenini' yaratmasına yine de ilham kaynağı oldu.

karnaval.com

























13 Mart 2019 Çarşamba

Fragile (Kırılgan)



kan akacaksa eğer, buluştuğunda et ve çelik,
akşam güneşinin ışıkları altında kuruyarak,
yarın yağmur yıkayacaktır tüm bu lekeleri,
aklımızda bir iz sonsuza dek kalacak
bu son sahne belki de perçinlemek içindir
bir ömür boyu süren bu kargaşada
şiddetin hiç bir şey kazandırmadığını
ve asla kazandırmayacağını
öfkeli bir yıldızın altında doğan biz insanlar
ne denli kırılgan olduğumuzu unutmayalım diye