Translate

17 Ağustos 2019 Cumartesi

Amerikan Cennetinden bir tema

Los Angeles’ta Evsizler İçin ‘Güvenli Otoparklar’
Amerika’da Los Angeles Evsizlere Hizmet İdaresi’ne göre, California eyaletinin Los Angeles bölgesinde 15 binden fazla kişi araçlarında yaşıyor. Bu durum rahatsızlık verici olmasının da ötesinde, güvenli değil. 2016 yılında kurulan Los Angeles Güvenli Otoparklar adlı sivil toplum örgütü, bu kişilerin yaşamlarını bir nebze de olsa kolaylaştırmak amacıyla ‘Güvenli Otoparklar’ projesi başlattı.
Zachary Woodworth, son altı aydır arabasında yaşıyor.
Woodworth, “Burada kıvrılıp rahatça uyumak hiç de kolay değil. Ama en azından kaldırımlarda, beton zeminde, mukavvalar üzerinde ya da birçok evsizin kullandığı yerlerde uyumaktan daha iyi” diyor.
Woodworth devletten engelli ödeneği alıyor ve iş bulduğu zaman da teslimatçı olarak çalışıyor.
Ancak bu onun Los Angeles gibi pahalı bir kentte kalacak ev kiralamasına yetmiyor.
Woodworth arabasında yaşamaya 6 ay önce karar vermiş ve o zamandan beri aracında kalıyor.
Woodworth, “Bir süredir evsizim. Rastgele yerlere arabamla gidip park ediyordum. Gerçekten güvensizdi. Her zaman ya bir polis ya da beni soymak isteyen biriyle karşılaşmaktan korkuyordum” sözleriyle yaşadıklarını anlatıyor.
Woodworth’ın durumunda olanların hikayeleri sosyal aktivist Mel Tillekeratne’yi Los Angeles Güvenli Otoparklar birimini kurmak için harekete geçirmiş.
Tillekeratne, “Akşam 7’den sabah 7’ye kadar gelip park edebilmeleri için bu park yerlerini hizmete sunduk. Burada park edenlerin korunmasını sağlamak için bir güvenlik görevlisi var. Portatif bir tuvalet de var” diyor.
Buradaki birçok kişi araçları olmasa, Los Angeles’ın farklı noktalarını kaplayan küçük çadır kentlerde yaşamak zorunda kalır.
Los Angeles Misyonu Müdürü Antwone Sanford, “Evsizlerin sayısı yüzde 12 oranında arttı. Şu an Los Angeles’ta neredeyse 60 bin evsiz insan var. Bunların arasında kadınlar, çocuklar, yaşlılar, gaziler, zihinsel engelliler de var” ifadelerini kullanıyor.
Evsiz sayısı son yıllarda hızla artıyor.
Burada her türlü insan var. Kimileri Amerikalı değil. Örneğin, Paul Londra’dan gelmiş.
Paul, “Çok kötü bir kaza geçirdim ve iyileşmemi istemediler. Beni gözden çıkardılar. Çok tehlikeli bir ortam, gerçekten çok tehlikeli” diyor.
İnsanların evsiz kalmasına sadece tek birşey neden olmuyor. Ancak buradakilerin çoğunun hikayesi aynı: Inglewood gibi yıllar boyunca bütçeye uygun olan semtler daha varlıklı hale gelip kiralar arttığında, burada yaşayanların başka bir yere gitmekten başka çaresi kalmamış.
Sanford, “Acil yardım hizmetine ihtiyaç duyan müşterilerimizin çoğu Inglewood’daki futbol stadyumu nedeniyle kiraların artmasından sonra evsiz kaldı. Buraya önceden Inglewood’da yaşayan birçok kişi geliyor. Yüzde 12’lik evsiz nüfusun yüzde 3’ünü futbol stadyumu yüzünden bu duruma düşenler oluşturuyor” diyerek durumu özetliyor.
Yetkililer, Güvenli Otoparklar gibi kuruluşların geçici bir süre de olsa evsiz kalanlara yardımcı olmasını umuyor.
Bu elbette kalıcı bir çözüm değil, sadece evsizlerin geceyi güvende geçirmelerini sağlamanın bir yolu. Ve bazen sadece kendilerini güvende hissetmek bile evsizlere düştükleri bu zor durumdan kurtulmaya çalışmaları için rahat bir ortam sağlayabilir.
VOA



8 Ağustos 2019 Perşembe

Siyanürle madeni çözmek konusu

Bu siyanürle çalışan altın madenine dair birkaç kelime etmezsem kanıma dokunur. Master tez konum olduğu için de çok daha bilimsel bakış açısıyla kendi araştırmalarımı-gördüklerimi ve olası duruma dair genel bilgilendirmeyi yalın bir dille anlatmak isterim.

Siyanur aslında bir bileşiktir. C ve N elementlerinden oluşur. Uzaktan bakıldığında karbonata benzer. Deneyler için genelde toz şeklinde temin edilir.

Bir şişenin içerisinde durduğu ve temas etmediği sürece kimseye zararı yoktur. Ama temas ettiği zaman ppm (part per million) milyonda bir seviyesindeki miktarlardan itibaren yaşamı tehdit etmeye başlar. Çok hızlı şekilde etki ettiğinden dolayı çok çok şanslı iseniz çok az miktarda aldıysanız (100 ppm ve daha az) ve tam teşekküllü bir eğitim araştırma hastanesine yakınsanız ve bu alanda deneyimli bir ekibiniz varsa ellerinde amil nitrit varsa (Antidot olarak kullanılır) hayatta kalma şansınız vardır.

Eğer solunum yoluyla aldıysanız o kadar vaktiniz yoktur. Acıbadem kokusunu burnunuz algıladığı an artık siyanür zehirlenmesine maruz kaldığınızı yada kalmak üzere olduğunuzu bilin. Yukarıda bahsettiğim kapsamda bir hastaneye ulaşmak ive müdahale için 8-10 dakikanız vardır.

Şöyle bir kötü özelliği vardır siyanürün. Merkezi Sinir sistemini etkiler. Bu nedenle zehirlenmeler çok yüksek oranda ölümle sonuçlanır

Peki Altınla Siyanürü bir araya getiren şey nedir?

Altının en büyük özelliklerinden bir tanesi doğada bileşik yapmadan saf hale yakın bulunmasıdır. Filmlerde dere yataklarında ellerinde elekle altın arayanları hatırladınız değil mi? İşte o abiler altının saf olarak dere yataklarında toprağın içindeki elle tutulabilen gözle görülebilen boyutlardaki halini ararlar. Altının büyük parçalı olmayan ufak tanecikli hali ise altın yataklarının içerisinde milyonlarca ufak parça halinde geniş arazide toprağın derinlemesine bulunur. Şöyle düşünün tonla toprak var ve içinde küçük boyutlar/ağırlıklarda altın cevheri bulunuyor. Bunu tek tek elle bulabilmek imkansıza yakındır. Siyanür burada devreye girer. Ne yazık ki şöyle bir özelliği vardır siyanürün. Siyanür tıpkı kesme şekerin sıcak çayın içerisinde karıştırıldıkça kaybolması gibi içinde altın olan toprağı siyanürlü su ile yıkadığınızda toprağın içindeki altını (basit dille söylüyorum) katı halden sıvı hale getirir ve çözeltinin içine alır. Siyanürlü o çözelti çok yüksek oranda altın barındırır. Sonra o çözeltiye klor gazı verdiğinizde altın çözeltinin içinde katı halde çöker. Sonra kurutup külçe haline getirip piyasaya sürersiniz. Buraya kadar süper. Esas sorun burada başlıyor. Zira binlerce ton toprağı yıkayacak kadar çok elinizde siyanürlü suyun (çözeltinin) olması gerekir.

Bunun için çoooook geniş ve çooook derin bir siyanür havuzunun olması lazım. O nedenle altın madenine yakın bir yerde tıpkı şu an Çanakkalede olduğu gibi doğanın anasını ağlatıp benden sonra tufan deyip geniş bir havuz kazarsınız.

Madenin ve hacminizin büyüklüğüne göre değişmekle birlikte çapı 200-250 metre derinliği 60-70 metredir. Boğaz köprüsünün denizden 67 metre yüksekte bir futbol sahasının 105 metre olduğunu da belirteyim. O siyanürlü çözeltinin bulunduğu havuz mutlaka açık havada olmalıdır.

Zira bu zehiri yine doğa ana sayesinde bertaraf ederiz. Siyanürlü çözeltiyi güneş ışınlarına maruz bıraktığınızda UV ışınları CN yi parçalar ve görece daha az zararsız hale gelen bir çözeltiniz olur.

Peki sorun ne mi? Sorun şu güzel kardeşim. O kazdığınız havuzun altını o suyun yeraltına sızmaması için branda gibi (teknik tabir kullanmak istemedim) bir izolasyon malzemesi ile kaplarsınız.

O branda da toplu iğnenin ucu kadar dahi sızmanın olmaması gerekir. Hele ki FAY HATTININ HİÇ OLMAMASI GEREKİR. OLURDA DEPREM OLURSA o aşağıdaki bez hem üzerinde suyun ağırlığı hem de depremin etkisi ile yırtılabilir. O yırtığın sebep olduğu sızıntıyı en iyi ihtimalle alt yapı ile yapıyor olmanız gerekir. Birde aşırı yağış ve sel gibi riskleride unutmayalım. O baraj taşmamalı. Zira esas tehlike o havuzun (Allah muhafaza) taşması-yıkılması veya asla farkedilemeyecek boyutta sızıntı ile (her gün sadece 200 litre sızsa) yer altı sularına bitkilere hayvanlara ve toprağa karışmasıdır. Siyanür zehirlenmesi direk olmasa dahi farklı zehirlenme/ rahatsızlıklara sebep olacağı ve ana etkenin siyanür olduğu ancak otopsi vb durumlarda ortaya çıkması mümkün olacağı için çevredeki insan – doğa hayatındaki farklı sebeplerdenmiş gibi görünen ölümler uzun süre farkedilmeyebilir. Peki bu siyanürden başka yöntem var mıdır altın üretmek için? Vardır! Hem de 1 den fazla. Ama daha maliyetli ve daha uzundur. Bir başka Flood da da ondan bahsederim.

Ama özet şu değil 1 kilo 100 ton altın bile bir insanın saçının telini geri getirmez. Siyanür havuzunun çökmesi-yıkılması-aşırı yağışlarla hasar görmesi hiç oldu mu diye sorarsanız. Buyrun size canınızı izlediğinde çok yakacak arama kelimesi ‘cyanide spill disaster’.

En son Romanya da bu yazdığım risk gerçekleşti ve siyanür havuzu hasar gördü. Çernobilden beri Avrupa da yaşanan ekolojik felaket olarak tarihe geçti. 50 km çapındaki alandaki tüm doğal hayat sona erdi. Bu rakam da resmi açıklamalar.

Gerçek durumu asla bilemeyeceğiz. Altın her alanda yadsınamayacak kadar çok kullanımı olan bir emtia. AMA HAYATI KOLAYLAŞTIRIP ANLAMLANDIRIRKEN BAŞKA HAYATLARA SON VERMEMELİ HELE Kİ ALTERNATİF ÜRETİM YÖNTEMİ VARSA!

Çok yalın ve bilimsel dilden olabildiğince uzak yazmaya çalıştım. Konuya hakim değerli bilim insanlarının hoşgörüsünü rica ederim. Sevgi ve Saygılarımla

K. J Kraljulien(twitter)