Translate

11 Aralık 2019 Çarşamba

Benim yobazım senin yobazını döver

'Prof. Ahmet İnam'

Herkes kendi dünya görüşünün yobazına dikkat etsin. Yobaz dar kafalıdır, edepsizdir, düzeysizdir, sığdır, bencildir, kabadır, kendinden farklı olana kapalıdır, art niyetlidir, içten değildir.
Yobazlar, barışı, demokrasiyi arayamadıkları için, bulamazlar. Yobazların egemen olduğu dünyada barış olmaz. Yobaz düşmanıyla yaşar. Yaşaması için düşmana ihtiyacı vardır. Yobaz karşıt yobazlar yaratarak yobazlığını pekiştirmeye çalışır, düşmanını bulur. Bulamazsa icat eder. Yaşananlardan öğrenemez. Başına gelenleri kafasının içinde bulunan çerçevelere uydurmaya çalışır. Kendini sürekli olarak âdil, anlayışlı, merhametli sanır. Dünya hiçbir zaman yobazın dilediği gibi bir dünya olamayacağı için, yobaz türlü bahanelerle dünyayı kasıp kavurur.

Yobaz üreten bir dünyadayız. Düşüncede, duyuşta, dünyaya bakışta, inanışta yobazlar var. İnançlarını en saldırgan, en acımasız biçimde ortaya koyan, kendi gibi olmayanların bu dünyaya zarar verdiğini söyleyenler. Her görüşün, kavrayışın yobazı vardır. Biz genellikle bizim görüşümüzün dışındaki yobazları görüyor, kendi görüşümüzün yobazını fark edemiyoruz.
Kılavuzunuz yobaz ise yobazlık yolunda gürül gürül akıyorsunuzdur. Kitaplar, belgeler,
istatistiklerle yürütülen yobazca savunmalar ve saldırılarla kahramanca savunuyorsunuzdur, görüşünüzün kalesini.
Demokrasi sorunu yobaz sorununu görmezden gelirse anlaşılıp, çözülemez.
Yobaz demokrasi savar biridir. Hep kendi inancı haklı, kendisi gibi olanlar değerli olduğu için,
farklı görüşler haksız, kötü, yanlıştır. Demokrasi, yobazın varacağı son nokta için yalnızca bir
araçtır.
Yobazlık bulaşıcıdır. Eleştirinin, tartışmanın, farklı görüşlerin olmadığı bir dünyada yobazlık bir veba gibi yayılır. Yobazlık vebasının yaşandığı bir yerde huzur, barış, rahat görünüştedir.
Yobaz, kendi görüşünün yobazına kördür. Kendi görüşünün yobazını kahraman sanır, kutsallaştırır. Yobaza göre kendi görüşünün liderlerinin dışında hemen herkes yobazdır.

YOBAZLIĞIN ÜLKEMİZDEKİ AŞAMALARI
Yobazlığa yamak olarak başlanır. İçine düştüğümüz yobaz evinde dünya görüşümüzü yobaz yamağı olarak, yobaz bir tavırla kin, nefret, intikam duygularıyla öğreniriz. Yobazlık, sevgi anlayış, insan hakları, evrensellik, nesnellik kılığı altında da öğrenilebilir. Yamak yobaz, kendisi gibi davranmayanları düzeltmeye, doğru yola sokmaya çalışır. Zamanla dünya görüşünün dayandığı düşünsel, tarihsel arka planının bilgisini edinir, yobaz yardımcılığına yükselir. Görüşünü savunurken gösterdiği dayanıklılık, ısrar, ağız dalaşındaki başarıyla yobazlığa terfi eder. Siyasete atılırsa bir partiye girer yükselmeye başlar. Akademik hayatta ise doçent olur.
Yobaz siyaset alanında ise partinin yüksek kademelerinde rol almaya başlar. Kendini milletvekilliğe hazırlar, başarırsa milletvekili olur. Gazeteci ise iyi bir köşesi olur, gazete yönetimine geçebilir. Akademik hayatta ise artık profesördür. Yobazlığın bu aşamasına müdür yobazlık diyorum. Eğer alanında yükselirlerse, zengin olanları, bir partiyi, bir gazeteyi, bir inanç kurumunu destekler, milletvekili bakan olabilir. Ülke siyasetinde sık sık sözü edilen, televizyonlardan inmeyen biri olur ki, artık o, baş yobazlık aşamasına ulaşmıştır.
Çocuklarını "benim çocuğum büyüyecek de baş yobaz olacak" diye büyütür. Bu ülkeyi baş yobazların çevresine üşüşmüş yobazlar topluluğu kurtarır diye düşünürler. Bütün bu yobazlaşmaya karşı ülke hâlâ yaşıyorsa, yobazlaştırılmaya çalışıldığı halde imalat hatası olarak ortaya çıkıp da, sesleri yobazlar kadar yüksek olmayan birkaç "farklı", "deli", "uçuk", "korkusuz" vatanseverler sayesindedir.

Prof. Ahmet İnam


6 Aralık 2019 Cuma

Termik santrallar kapatılsın

Nuran Yüce:

Kahramanmaraş’ın Afiş-Elbistan ilçesindeki iki kömürlü termik santral yıllardan beri havayı kirletiyor. Türkiye’nin hava kalitesine ilişkin açıklanan 2018 yılı raporunda da bu gerçek bir kez daha teyit edilmiş, Kahramanmaraş Türkiye’nin hava kalitesi en kötü ili olarak yer almıştı.

Kasım ayından itibaren ise Afşin-Elbistan termik santrali dahil 15 termik santralin 2022’ye kadar filtresiz çalışmasına izin verecek Madde 50 gündemimize girdi, 21 Kasım’da TBMM’de onaylandı. Cumhurbaşkanı tarafından veto edildiği için bu düzenleme şimdilik askıya alındı. Şimdi yasayı veto etmesinden dolayı Cumhurbaşkanı’na övgüler düzülüyor, kahraman ilan ediliyor ama Madde 50’nin hazırlanmasından veto edilmesine kadar olan süreçte yaşananlar tam bir rezalet. Örneğin Kahramanmaraş Ak Parti milletvekili Habibe Öcal, Tayyip Erdoğan’ın termik santralların filtresiz çalışmasını düzenleyen yasayı veto etmesinden sonra “Milletvekillerimizin çabaları ve aziz milletimizin beklentilerini göz ardı etmeyen Cumhurbaşkanımız ‘önce insan’ diyerek Afşin-Elbistan Termik Santralleri’nin bacalarına filtre takılmasını erteleyen düzenlemeyi veto etti” diyen bir tweet attı. Sonra bu tweeti sildi. Bu silinen mesajda yer alan tek doğru şey “aziz milletin beklentisi”ydi, diğerlerinin gerçekle hiçbir ilgisi yok.

Yıllardır şirketleri korudular
İlk olarak 2013 yılında özelleştirilen kömürlü termik santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamaları için 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Geçici 8’inci Maddesi ile 2018 yılına kadar süre tanıdılar. 2014 yılında Anayasa Mahkemesi çevre yatırımlarının bu kadar ertelenmesinin anayasaya aykırı olduğu kararı ile Geçici 8’inci Madde’yi iptal etti. Peki Hükümet Anayasa Mahkemesi’nin kararını hayata geçirdi mi? Tabi ki geçirmedi. 2017 yılında Anayasa Mahkemesi bu sefer iki kez, Türkiye’nin en kirli termik santrallerinin 2019 yılının sonuna kadar çevre yatırımlarını tamamlamalarını mecburi kılınmasına karar verdi. Mahkeme’nin bu kararı karşısında hükümet ne yaptı? Şubat 2019’da Madde 45 ile söz konusu santrallere iki yıl daha süre tanınmasını içeren bir düzenlemeyi Meclis’e getirdi. Kamuoyunun yoğun baskısı ile 45. Madde kanun teklifinden çıkarılarak komisyona geri çekildi. Ama iddia edildiği gibi karşımızda ne “önce insan” diyen ne de mahkeme kararlarını tanıyan bir hükümet var. Tek derdi şirketlerin çevresel yatırımlar için katlanacağı maliyet olan Hükümet son olarak 21 Kasım’da Madde 50 ile termik santrallerin filtresiz çalışmasına 2022’ye kadar izin veren düzenlemeyi tekrar TBMM’nin gündemine getirdi. Bu arada CNN Türk’te, Türkiye’nin dört bir yanında termik santral gerçeğini bizzat yaşanlarda ve genel olarak kamuoyunda termik santrallere karşı oluşan tepkiyi sindirmek için yalanlara dayalı bir yayın yapıldı. Yayında açık açık ‘çevrenin korunması, halk sağlığı diyorsunuz’ ama ‘şirketler çevresel yatırımlar için büyük paralar harcamak zorundalar kalacaklar, işten çıkarmalar olacak, günlerce elektriksiz kalacağız, hiç bunları düşünmüyorsunuz’ denilebildi.

Sonunda Madde 50 217 kabul, 36 red oyuyla Meclis’ten geçti. Termik santraller filtresiz çalışsın diye evet oyu verenler arasında Kahramanmaraş milletvekili Habibe Öcal da vardı. Şimdi bu evet oyu verenler Cumhurbaşkanının Madde 50’yi veto etmesini alkışlıyorlar. Söz konusu termik santraller hala filtresiz çalışıyor. 2019’un bitmesine günler kaldı ama bu şirketler yılsonuna kadar filtre takmamaları halinde herhangi bir ceza ile karşılaşmayacaklar. Çünkü Cumhurbaşkanı da veto ederken şirketlere ek altı ay süre tanındı.

Ortada alkışlanacak hiçbir şey yok. Türkiye’nin öldüren kömür gerçeği ise var olmaya devam ediyor. Kömürlü termik santrallerin hava, su ve toprağı kirlettiğine, kanser, astım, KOAH, erken doğum, otizm gibi daha bir çok hastalığı tetiklediğine ilişkin çok sayıda bilimsel tespit var. Bir başka gerçek ise kömürün ister filtreli ister filtresiz kullanılsın iklim krizine olan fosil yakıtlardan biri olması. Cumhurbaşkanına Madde 50’yi veto ettiren gücün içinde kömüre karşı oluşan tepkinin payı büyük. Şimdi bu tepkiyi “tüm kömürlü termik santrallerin kapatılması, kömürlü termik santrallerde çalışanların hiçbir hak kaybına uğramadan iklim dostu işlerde istihdam edilmesi” talebiyle büyütme zamanı. Kömürlü termik santraller olmaz ise elektriksiz, işsiz kalırız söylemi doğru değil. Şirketlerin sözcülüğünü yapan, kendisi de şirket gibi davranan AK Parti ve hükümet de Madde 50 sürecinde bir kez daha bunu sergilemiş oldular.

***

11 termik santrale 11 ayda 1,36 milyar TL kapasite desteği ödemesi yapıldı
Madde 50 ile 15 santrale çevre yatırımlarını yapmaları için 2022’ye kadar ek süre verilecekti. Kapasite Mekanizması Ödeme Listesi’nde bir başka gerçek daha açığa çıktı. Bu 15 termik santralden 11’inin 2018-2019’un ilk 11 aylık döneminde devletten 1,36 milyar destek aldığı görünüyor. Şirketler insani ve çevresel yıkımlara yol açacak kirli faaliyetlerini sonsuza kadar devam ettirmenin yollarını ararken bizden alınan vergilerle oluşan bütçeden de faydalanmışlar. Hükümet programlarıyla yıllardır para yok denilerek; sağlık, eğitim, sığınmaevi gibi kamusal hizmet alanlarına yapılan yatırımlar, ayrılan bütçeler azalırken şirketlere yapmadıkları çevresel yatırımlar için destekler sağlanmış.

***

Başta Kahramanmaraş ve Manisa olmak üzere bu tesislerin faaliyet gösterdiği illerde kanser nedeni ile yaşamını yitirenlerin sayısı arttı.

- Türkiye’de 2017 yılında hava kirliliği trafik kazalarından 7 kat fazla ölüme yol açtı (Temiz Hava Hakkı Platformu)

- 2018 yılında hava kalitesi, ulusal sınır değerlerine göre değerlendirildiğinde; 81 ilin yarısından fazlası (%56) kirli hava soludu.

- 2017 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerler kabul edilse Türkiye’de yaşanan ölümlerin yaklaşık %13’u önlenebilirdi.(Temiz Hava Hakkı Platformu, ‘Kara Rapor’a göre)


Nuran Yüce

nuranyu@gmail.com
(Sosyalist İşçi)

www.marksist.org