Translate

4 Mart 2023 Cumartesi

Su üretimi için bulut tohumlama


Dünya nüfusunun üçte ikisi 2025 yılına kadar su kıtlığıyla karşı karşıya kalabilir. Teknoloji, içme suyu temini için hava durumunu düzenlemekten havadan su çekmeye kadar birçok şekilde kullanılabiliyor. 

Dubai dünyanın en kurak bölgelerinden birinde yer alıyor. Kentin büyüyen nüfusu içme suyuna talebi artırırken yeni su üretim teknolojilerinin gelişimini de teşvik ediyor. Geliştirilen en benzersiz teknolojilerden biri ise bulut tohumlama teknolojisi. 

Bulut tohumlama nedir?

Bulut tohumlama, bir bulutun yağış üretme kapasitesini artıran bir hava durumu düzenleme tekniği. Kullanılacak uçak gökyüzüne gönderilmeden önce tahmincilerin tohumlanacak doğru bulutu seçmesi gerekiyor. 

Bu işlem yukarıya yönlü iç hava akımları nedeniyle yalnızca kümülüs bulutlarda işe yarıyor. Pilotlar uçaklarını bulutun alt kısmına yerleştiriyor ve higroskopik (nem çeken) tuz parçacıkları yüklü fişekleri ateşliyor.

Sodyum klorür ve potasyum klorür parçacıkları bulutun gövdesine doğru yükseldikçe bulutun içindeki çok küçük su damlacıklarını kendine çekiyor. Bu damlacıklar, daha büyük yağmur damlaları oluşturmak için bir araya geliyor ve çoğalıyor. Ve böylelikle daha ağır oldukları için gökyüzünden düşüyor. 

Yıllık yağış miktarı az olan bölgelerde bu yöntem, asgari düzeyde enerji kullanımı gerektirdiği için değerli bir su kaynağı oluşturuyor. Bir saatlik bir bulut tohumlaması 100 bin metreküpe kadar su sağlayabiliyor. 

Küresel olarak bulut tohumlayan ülke sayısı 50'den fazla. Bu işlem yalnızca yağış miktarını artırmak için değil, daha soğuk bölgelerde dolu tanelerinin boyutunu küçültmek için de kullanılıyor. Doluların önlenmesiyle ise fırtınaların neden olduğu zararlar önemli ölçüde azaltılabiliyor. 

Deniz suyundan içme suyu elde etme

Az sayıda göl ya da nehrin bulunduğu kurak bölgelerde yaşayanlar, içme suyu tedariği için denizlere yöneliyor. Dubai’nin içme suyunun yüzde 90’dan fazlası denizden elde ediliyor.

Büyük tuzlu su arıtma tesisleri ters osmoz işlemini kullanarak devasa miktarlarda içme suyu üretimi yapabiliyor. 

Havadan su çekme teknolojisi

Güneş enerjisinden yararlanan hidro paneller havadaki nemden içme suyu üretebiliyor. Bu teknolojiyi kullanan su çiftlikleri ise enerji tedariki gerektirmeden, mevcut altyapıdan uzakta su üretimi yapabiliyor.

Source Global şirketinden Sofia Berglund, hidro panellerin hava kirliliğinin görüldüğü alanlarda dahi nasıl faydalı olabileceğini şöyle anlatıyor: "Mineralleştirmeden önce, en başından itibaren suyun içinde bir tek saf H2O var. Suya hiçbir kirletici madde, hiçbir şey karışamaz."

Manhat'ın Kurucusu Dr. Said El Hassan ise Avrupa'daki yağışların kum ve toz parçacıklarını yere doğru iterek havayı temizlemesi sonucu, Avrupa'nın bazı bölgelerinde çöl iklimlerinde olduğundan çok daha fazla güneş enerjisi üretilebildiğini söylüyor.. 

Dünya nüfusu katlanarak büyürken su tüketimi de buna bağlı olarak artmaya devam ediyor. Su üretiminde bu gibi yenilikler, susuz kalmamak için yeni yollar arayışında hayati önem taşıyor.

Euro News

25 Şubat 2023 Cumartesi

Deprem Gerçeği


Mücella Yapıcı ile İzmir Depremi sonrasında bir söyleşi:
"İstanbul Depremi Türkiye'nin beka sorunu olacaktır!"

Serdar Akinan'ın Hazırlayıp Sunduğu ''Ne Oldu?" Programının Bu Bölümünde Mücella Yapıcı İle Deprem Gerçeğini Masaya Yatırdık.

22 Şubat 2023 Çarşamba

Haftada dört gün çalışma araştırması

Verim azalmadı, çalışanlar memnun

İngiltere'de çalışma gün sayısının haftada dört güne indirilmesi üzerine yapılan yeni bir araştırma sonuçlandı. Bu pilot uygulamada diğer araştırmalarla benzer sonuçlar ortaya çıktı: Verimlilik sabit kalırken çalışanların memnuniyetinin önemli ölçüde arttığı görüldü.

İngiltere'de küçük yerel işletmelerden, iki bin 900 çalışanı olan büyük işletmelere kadar farklı türde 61 şirketin katıldığı pilot uygulama bugüne kadar yapılan en büyük ölçekli araştırma oldu. 

Çalışma, '4 Day Week Global' tarafından Autonomy adlı düşünce kuruluşu, 4 Day Week Campaign ve Cambridge Üniversitesi ile Boston College'daki araştırmacılarla ortaklaşa yürütüldü. Aynı araştırmacılar daha önce de Amerika Birleşik Devletleri, İrlanda ve Avustralya gibi ülkelerde 33 şirket ve yaklaşık bin çalışanı kapsayan başka çalışmaya da imza atmış ve benzer bulgulara ulaşmıştı.

Araştırmada hangi sonuçlar elde edildi?

Altı ay süren araştırma kapsamında ücret kaybı yaşanmadan çalışma haftası beş günden dörde düşürüldü. 

Deneme sonucunda katılımcı şirketlerden 56'sı haftada dört gün çalışma uygulamasını sürdürme kararı aldı. Bu şirketlerden 18'i uygulamadaki değişikliğin kalıcı olduğunu duyurdu.

Araştırma sonuçları, şirketlerin çoğunun iş performanslarını ve üretkenliklerini koruduğunu ve kuruluşlar genelinde ortalama yüzde 1,4'lük bir gelir artış olduğunu gösterdi.

Çalışanlar için ise stress, tükenmişlik hissi, anksiyete, yorgunluk ve uyku sorunlarının önemli ölçüde azaldığı görüldü. Deneme kapsamında hem ruhsal hem de fiziksel sağlıkta iyileşmeler yaşandı.

Üç günlük hafta sonuna geçiş

Çevre danışmanlık şirketi Tyler Grange, denemede yer alan şirketlerden biri. 

Uygulamanın personeli üzerindeki etkilerini yakından takip eden şirket, çalışan mutluluğunun yüzde 14 arttığını ve ayrıca çalışanların yüzde 28 daha az yorulduğunu tespit etmeleri üzerine, haftada dört gün çalışmayı kalıcı hale getirme kararı aldı.

Şirketin genel müdürü Simon Ursell, işverenlerin dört günlük çalışma haftasından korkmak yerine, tam tersine "kucaklamaları gerektiğini" söyledi.

Haftada dört gün çalışmanın zorluklarının nasıl aşılabileceği ve bunun sonucunda elde edilebilecek pek çok bütünsel faydayı ilk elden gösterebildiklerini belirten Ursell "üç günlük hafta sonu" uygulamasına geçiş yapmak isteyen başka şirketlerin tavsiye ve deneyimlerini öğrenmek üzere kendilerine başvurduğunu açıkladı.

Çalışma haklarında "büyük atılım" olabilir

Araştırmayı yürüten kuruluşlardan 4 Day Week Campaign Direktörü Joe Ryle, İngiltere'deki deneme sonuçlarının "büyük bir atılımın" önünü açabileceği görüşünde. Ryle "Ekonominin çok çeşitli sektörlerinde elde edilen bu inanılmaz sonuçlar, ücret kaybı olmaksızın haftada dört gün çalışmanın gerçekten işe yaradığını gösteriyor. Artık bu uygulamayı ülke genelinde yaygınlaştırmanın zamanı geldi" diye konuştu.

Araştırmanın sonuçları İngiltere Parlamentosu'nda düzenlenecek bir etkinlikte milletvekillerine sunulacak.

Geçtiğimiz ay, Güney Cambridgeshire Bölge Konseyi, İngiltere çapında haftada dört gün çalışma uygulamasını deneyen ilk yerel yönetim olmuştu. 

Bu değişikliğin ilk sonuçlarına göre personelin stres seviyesinin azaldığı ve hizmet sunumu üzerinde olumsuz bir etki olmadığı anlaşılıyor.

Euronews