Translate

5 Mart 2023 Pazar

İstanbul’un deprem tarihi

Kuzey Anadolu fay hattının etki alanında yer alan İstanbul, tarih boyunca şehri fiziksel ve sosyal olarak dönüştüren pek çok deprem gördü. Roma İmparatorluğu, Bizans ve ardından Osmanlı dönemleri boyunca bu bölgede yaşanan depremlerin İstanbul'daki yıkıcı etkisi sık sık tarihi kayıtlarda yer buluyor.

Son 2000 yılda yaşanan depremlerin ardından tutulan kayıtlarda "Hasar görmeyen ev, yıkılmayan baca kalmadı" ifadesiyle sıkça karşılaşılıyor.

Uzmanlar dünyadaki bazı diğer deprem bölgelerine kıyasla tarih boyunca “başkent” olmuş İstanbul’da eski dönemlere ait çok sayıda yazılı kayıt olduğunu söylüyor.

BBC Türkçe’ye konuşan, ‘Sismik Şehir Manzarası: İstanbul’un Tarihinde Depremler’ makalesinin yazarı, deprem araştırmacısı Elizabeth Angell, İstanbul’u değişik ölçeklerde etkileyen, farklı büyüklüklerde yüzlerce deprem yaşanmış olabileceğini söylüyor.

İstanbul’da yaşayanların hayatında her zaman deprem olduğunu söyleyen Angell, hasara yol açan 358 yılında ve daha sonra 6. yüzyılda depremler olduğunu ifade ediyor.

“İstanbul’da çok sayıda tarihi yapı var ve bunlar tarih boyunca tekrar tekrar hasar görüp yenileniyorlar. Örneğin Bizans döneminde şehir surları birkaç kez yıkılıyor. Ayasofya da aynı şekilde” diyen Angell, Osmanlı dönemine dair daha çok bilgi olduğunu belirtiyor.

Etkisi en büyük depremlerden birinin Osmanlı tarihinde ‘Kıyamet-i Suğra’ (Küçük Kıyamet) olarak bilinen 1509 depremi olduğunu söyleyen Angell, “Tam sayıları bilmiyoruz tabii ama binlerce insan öldü ve ağır yıkım oldu. Şehir surları zarar gördü, pek çok kule yıkıldı, 100 ciAngell, 22 Mayıs 1766’da Marmara Denizi’nin doğusunda meydana gelen ve İstanbul Boğazı ve Mudanya Körfezi'ne kadar uzanan tsunamiye yol açan önemli bir depremin etkilerinin 5 Ağustos’ta aynı bölgenin batısında yaşanan ikinci bir depremle şiddetlendiğini ifade ediyor. Bu depremlerde 4-5 bin arasında kişinin öldüğünü ve şehirde panik ve kargaşa yaşandığını söyleyen Angell, “Fatih Camii, şehir surları, Yedikule, Kapalıçarşı, Topkapı Sarayı gibi yerlerde hasar oluştu. Hatta padişah bir süre çadırda kaldı” diyor.varı cami hasar gördü” diyor.

Angell, 22 Mayıs 1766’da Marmara Denizi’nin doğusunda meydana gelen ve İstanbul Boğazı ve Mudanya Körfezi'ne kadar uzanan tsunamiye yol açan önemli bir depremin etkilerinin 5 Ağustos’ta aynı bölgenin batısında yaşanan ikinci bir depremle şiddetlendiğini ifade ediyor.

Bu depremlerde 4-5 bin arasında kişinin öldüğünü ve şehirde panik ve kargaşa yaşandığını söyleyen Angell, “Fatih Camii, şehir surları, Yedikule, Kapalıçarşı, Topkapı Sarayı gibi yerlerde hasar oluştu. Hatta padişah bir süre çadırda kaldı” diyor.

Yazının Tamamı >>>

4 Mart 2023 Cumartesi

Su üretimi için bulut tohumlama


Dünya nüfusunun üçte ikisi 2025 yılına kadar su kıtlığıyla karşı karşıya kalabilir. Teknoloji, içme suyu temini için hava durumunu düzenlemekten havadan su çekmeye kadar birçok şekilde kullanılabiliyor. 

Dubai dünyanın en kurak bölgelerinden birinde yer alıyor. Kentin büyüyen nüfusu içme suyuna talebi artırırken yeni su üretim teknolojilerinin gelişimini de teşvik ediyor. Geliştirilen en benzersiz teknolojilerden biri ise bulut tohumlama teknolojisi. 

Bulut tohumlama nedir?

Bulut tohumlama, bir bulutun yağış üretme kapasitesini artıran bir hava durumu düzenleme tekniği. Kullanılacak uçak gökyüzüne gönderilmeden önce tahmincilerin tohumlanacak doğru bulutu seçmesi gerekiyor. 

Bu işlem yukarıya yönlü iç hava akımları nedeniyle yalnızca kümülüs bulutlarda işe yarıyor. Pilotlar uçaklarını bulutun alt kısmına yerleştiriyor ve higroskopik (nem çeken) tuz parçacıkları yüklü fişekleri ateşliyor.

Sodyum klorür ve potasyum klorür parçacıkları bulutun gövdesine doğru yükseldikçe bulutun içindeki çok küçük su damlacıklarını kendine çekiyor. Bu damlacıklar, daha büyük yağmur damlaları oluşturmak için bir araya geliyor ve çoğalıyor. Ve böylelikle daha ağır oldukları için gökyüzünden düşüyor. 

Yıllık yağış miktarı az olan bölgelerde bu yöntem, asgari düzeyde enerji kullanımı gerektirdiği için değerli bir su kaynağı oluşturuyor. Bir saatlik bir bulut tohumlaması 100 bin metreküpe kadar su sağlayabiliyor. 

Küresel olarak bulut tohumlayan ülke sayısı 50'den fazla. Bu işlem yalnızca yağış miktarını artırmak için değil, daha soğuk bölgelerde dolu tanelerinin boyutunu küçültmek için de kullanılıyor. Doluların önlenmesiyle ise fırtınaların neden olduğu zararlar önemli ölçüde azaltılabiliyor. 

Deniz suyundan içme suyu elde etme

Az sayıda göl ya da nehrin bulunduğu kurak bölgelerde yaşayanlar, içme suyu tedariği için denizlere yöneliyor. Dubai’nin içme suyunun yüzde 90’dan fazlası denizden elde ediliyor.

Büyük tuzlu su arıtma tesisleri ters osmoz işlemini kullanarak devasa miktarlarda içme suyu üretimi yapabiliyor. 

Havadan su çekme teknolojisi

Güneş enerjisinden yararlanan hidro paneller havadaki nemden içme suyu üretebiliyor. Bu teknolojiyi kullanan su çiftlikleri ise enerji tedariki gerektirmeden, mevcut altyapıdan uzakta su üretimi yapabiliyor.

Source Global şirketinden Sofia Berglund, hidro panellerin hava kirliliğinin görüldüğü alanlarda dahi nasıl faydalı olabileceğini şöyle anlatıyor: "Mineralleştirmeden önce, en başından itibaren suyun içinde bir tek saf H2O var. Suya hiçbir kirletici madde, hiçbir şey karışamaz."

Manhat'ın Kurucusu Dr. Said El Hassan ise Avrupa'daki yağışların kum ve toz parçacıklarını yere doğru iterek havayı temizlemesi sonucu, Avrupa'nın bazı bölgelerinde çöl iklimlerinde olduğundan çok daha fazla güneş enerjisi üretilebildiğini söylüyor.. 

Dünya nüfusu katlanarak büyürken su tüketimi de buna bağlı olarak artmaya devam ediyor. Su üretiminde bu gibi yenilikler, susuz kalmamak için yeni yollar arayışında hayati önem taşıyor.

Euro News

25 Şubat 2023 Cumartesi

Deprem Gerçeği


Mücella Yapıcı ile İzmir Depremi sonrasında bir söyleşi:
"İstanbul Depremi Türkiye'nin beka sorunu olacaktır!"

Serdar Akinan'ın Hazırlayıp Sunduğu ''Ne Oldu?" Programının Bu Bölümünde Mücella Yapıcı İle Deprem Gerçeğini Masaya Yatırdık.