Translate

11 Kasım 2023 Cumartesi

Sivil Atatürkçülük

Türkiye’de son yıllarda Atatürk’ün konumlandırıldığı yer değişiyor. “Sivil Atatürkçülük” yayılmaya başladı. Peki bu kavram ne anlama geliyor?

“Sivil Atatürkçülük” terimi, genellikle Türkiye’de laiklik, demokrasi ve insan hakları gibi değerleri savunan bir yaklaşımı ifade eder. Bu yaklaşımın temelinde Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirleri ve ilkeleri yer alsa da, sivil Atatürkçülük, siyasi bir parti veya hükümetin resmi ideolojisi olmayan, sivil toplumun ve bireylerin katkılarıyla şekillenen bir düşünce sistemini ifade eder.

Sivil Atatürkçülük, laiklik ilkesini koruma, demokrasiyi destekleme ve insan haklarına saygı gösterme konularında vurgu yapar. Ayrıca, bu yaklaşım, Atatürk’ün öğretilerini sadece tarihsel bir figür olarak değil, aynı zamanda çağdaş toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yorumlama çabasını içerir.

Sivil Atatürkçülük, Türkiye’de siyasi tartışmalara ve toplumsal meselelere ilişkin farklı bakış açılarına sahip insanların ortak bir zeminde buluşmalarını amaçlar. Bu, laiklik ilkesinin korunması ve demokratik değerlerin güçlendirilmesi açısından önemli bir rol oynayabilir. Ancak, bu terim farklı kişiler ve gruplar arasında farklı şekillerde yorumlanabilir ve tartışılabilir.


8 Kasım 2023 Çarşamba

Burası Agora Meyhanesi

1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar.
Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar.
Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün yapar.
Ama meyhanenin ününü artıran olay ilgisiz bir biçimde İzmir kaynaklıdır.
Aradan zamanlar geçer...
Tarih 1959’dur.
Onur Şenli adında bir tıp fakültesi öğrencisi Komşu kızına aşık olur ama aşkına karşılık bulamaz.
Aşk acısı ona soluğu birçok zaman, İzmir’in Agora semtinde aldırmaya başlar. Çünkü Agora salaş meyhanelerin mekanıdır.
Bir gün bu salaş meyhanelerden birinde içtikten sonra eve gelir ve bir mektup yazmaya başlar aşkına.
Mektup şöyle başlar:
“Sana bu satırları bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum.”
Onur Şenli, mektubun ileriki bölümlerinde fakına varır ki aslında bir mektup değil bir şiir yazmaktadır.
Şiirine de şu adı koyar:
"Gece, Şarap ve Aşk"
Onur, şiiri yayımlatmak için fakültenin dergisine gönderir, şiiri kabul edilir.
Şiir dergide tam basılmak üzereyken,bir gazetenin kültür-sanat editörü tarafından görülür. Editör şiiri yayınlar ama adını değiştirerek.
" Agora Meyhanesi."
Şiir o kadar sevilir ki, dillere pelesenk olur.
Hatıra defterlerinde yer alır, sevgililerin kulaklarına fısıldanır,şarkısı yapılır,
Şarkıyı neredeyse ünlü olup da söylemeyen sanatçı kalmaz.
Şarkıyı dinleyenler İzmir’deki Agora’dan habersiz Balat’ta ki Agora Meyhanesi’ne akın ederler.
Çünkü şarkıdaki Agora Meyhanesi’nin burası olduğunu düşünmektedirler.
Haliyle geceleri burası hınca hınç dolmaya başlar.
Öyle popüler bir mekan olur ki tam 286 Türk Filmi’nin meyhane bölümleri burada çekilir.
Yani ucuz şarapların satıldığı meyhane Türkan Şoray’ları, Fikret Hakan’ları, Ayhan Işık’ları, Cüneyt Arkın’ları ağırlamaya başlar.

Sonraları kaderine terkedilir.
AGORA MEYHANESİ
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.
Burası agora meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası agora meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası?
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin horan teptiği gece bu
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle
Delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?
Dedim ya burası agora meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası agora meyhanesi
burası kan tüküren mesut insanların dünyası."

(Kanserle savaşan Dr. Onur Şenli
tedavi gördüğü hastanede vefat eder 2017)
EDEBİYAT DERGİSİ Alıntıdır (Facebook Bülent Altıntoprak)

25 Ekim 2023 Çarşamba

“Dünya enerji görünümü raporu” bize ne söylüyor?

Dünya Enerji Görünümü 2023 Raporu bu ay yayımlandı. Bu rapor, küresel enerji sisteminin her yönüne ilişkin derinlemesine analizler ve stratejik içgörüler sunuyor. Bu yılki rapor, spesifik olarak, jeopolitik gerilimler ve kırılgan enerji piyasaları zemininde ekonomilerdeki ve enerji kullanımındaki yapısal değişimlerin dünyanın artan enerji talebini karşılama şeklini nasıl değiştirdiğini araştırıyor.

“JEOPOLİTİK ORTAM VE KÜRESEL EKONOMİ TEDİRGİN”

Rapora göre, yakın geçmişte yaşanmış olan küresel enerji krizinden kaynaklanan bazı baskılar hafiflemiş olsa da, enerji piyasaları, jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin ve daha fazla enerji kesintisi riski her zaman mevcut. 

Örneğin, petrol gibi fosil yakıt fiyatları 2022’deki zirve noktalarına göre gerilemiş olsa da, piyasalar gergin ve istikrarsız bir değişkenlik içinde. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş bir yıldan fazla bir süredir devam ediyor ve bu savaşa şimdi de İsrail-Filistin çatışması ile birlikte ortaya çıkan Orta Doğu’da uzun süreli ve yaygın bir savaş riski eşlik ediyor.

Küresel kapitalizmin makroekonomik durumu ise (başta IMF ve OECD raporlarında vurgulandığı gibi),  inatçı enflasyon düzeyleri, bazı ülkelerde yaşanan ekonomik daralma, yüksek faiz oranları, yüksek borçlanma maliyetleri ve yüksek borç seviyeleri nedeniyle iyimser bir görüntü sergilemiyor.

“KÜRESEL YÜZEY SICAKLIĞI 1,2 °C’NİN ÜZERİNDE SEYREDİYOR”

Bugün, küresel ortalama yüzey sıcaklığı, sıcak hava dalgalarına ve diğer aşırı hava olaylarına neden olan sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,2 °C üzerinde seyrediyor ve sera gazı emisyonları henüz zirveye ulaşmadı.

Enerji sektörü dünya nüfusunun yüzde 90’ından fazlasının solumak zorunda kaldığı ve yılda 6 milyondan fazla erken ölümle bağlantılı olan kirli havanın da başlıca nedeni olmasına rağmen, elektriğe ve temiz yemek pişirmeye erişimin iyileştirilmesi konusundaki olumlu eğilimler bazı ülkelerde yavaşladı, hatta tersine döndü.

“OLUMLU GELİŞMELER DE MEVCUT”

Raporda, bu olumsuz gelişmelere karşın, olumlu gelişmelerden de söz ediliyor. Örnek olarak, güneş enerjisi ve elektrikle çalışan otomobillerin öncülüğünde yeni bir temiz enerji ekonomisinin ortaya çıkması ileriye dönük umut veriyor. Temiz enerjiye yapılan yatırım 2020’den bu yana yüzde 40 arttı. Karbon emisyonlarını azaltma çabası bunun önemli bir nedeni, ancak tek nedeni değil. 

Olgun- temiz enerji teknolojileri için haklı ekonomik gerekçeler de mevcut. Enerji güvenliği de, özellikle yakıt ithal eden ülkelerde, endüstriyel stratejiler ve temiz enerji işleri yaratma arzusu gibi önemli bir faktör. Ancak tüm temiz enerji teknolojileri başarılı değil ve özellikle rüzgâr enerjisi için bazı tedarik zincirleri baskı altında.

2020’de satılan her 25 otomobilden biri elektrikliydi, 2023’te bu oran artık her 5 otomobilden biri olacak. 2023’te 500 gigavattan (GW) fazla yenilenebilir enerji üretim kapasitesi eklenecek (bu yeni bir rekor).

Güneş enerjisinin yaygınlaştırılması için günde 1 milyar dolardan fazla para harcanıyor. Güneş PV modülleri ve elektrikli araç bataryaları da dâhil olmak üzere temiz enerji sisteminin temel bileşenlerinin üretim kapasitesi hızla artıyor.

“KÜRESEL ISINMA 1,5 °C İLE SINIRLI TUTULAMAYACAK”

Ancak bu ivmenin küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlı tutamayacağı konusunda raporun tespitleri de var. Buna rağmen bu yolun hala açık olduğu ve bu konuda neler yapılması gerektiği de raporda anlatılıyor. Bunun için aşağıdaki grafik hazırlanmış.

Yani küresel ısınmanın 1,5 °C’de tutulabilmesi için 2023 yılına kadar olmak üzere; yenilenebilir enerji kaynaklarının üç kat artırılması, enerji yoğunluğunda iki kat iyileştirme yapılması, fosil petrol yakıtına olan talebin yüzde 25, fosil metan gazı kullanımının yüzde 75 azaltılması ve azgelişmiş ve yükselen ekonomilerdeki temiz enerji yatırımlarının üç kat artırılması gerekiyor.

KÂR İÇİN ÜRETİM VE TÜKETİM VAR OLDUKÇA KURTULUŞ UMUDU YOK!

Diğer yandan, tüm bu önerilerin ve önlemlerin, kâr sürümlü, devasa çok uluslu petrol ve enerji şirketlerinin piyasalara hâkim olduğu ve bu şirketlere ulus devletlerce trilyonlarca dolarlık sübvansiyonun verildiği günümüz kapitalist dünyasında hayata geçirilebilmesi çok zor.

Ayrıca, Orta Doğu’daki gibi üçüncü bir paylaşım savaşına evrilebilecek yeni savaşların fosil yakıta olan talebi daha da artıracağı (bunun da küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemli nedenlerinden biri olduğu) çok açık.

Kısaca kapitalist emperyalist sistem ortadan kaldırılmadığı sürece gezegenin ve insanlığın yok oluşu kaçınılmaz gibi görünüyor.

Son olarak, ithalatının ve dolayısıyla da cari açığının çok büyük bir kısmı petrol başta olmak üzere kirletici enerji kaynaklarına bağlı olan Türkiye’de bu raporun öngörüleri doğrultusunda Güneş enerjisi gibi temiz alternatif kaynaklara yönelimin (12’nci Beş Yıllık Kalkınma Planı hedefleri ve 2024 Merkezi Yönetim Bütçesi’nden ayrılan kaynakların azlığından da görülebileceği gibi)  çok sınırlı olduğu açık.

Zira ülkeyi yöneten iktidar blokunun ve hâkim sınıfların uzun süreler beklemeye tahammülleri yok. İklim yıkımının güçlü belirtileri ve gerçekleşmiş etkileri ortada iken, doğayı tahrip eden maksimum kâr-rant ve bunu sağlamaya dönük yüksek ekonomik büyüme hedefleri ve bu yöndeki kabarık iştahları hala sürüyor.

Prof. Dr Mustafa Durmuş - EVRENSEL