Translate

17 Ocak 2022 Pazartesi

Termik santraller neden kapatılmalı?

Yaşadığımız yüzyılın en büyük sorunlarından biri olan ve etkilerini neredeyse her gün yaşamaya başladığımız iklim krizinin en önemli nedeni karbon emisyonudur. Karbon emisyonu, doğada oluşan karbonun atmosfere salınmasıdır. Atmosfere salınan bu gazlar, dünyanın sıcaklığının artmasına neden oluyor. Artan sıcaklık nedeniyle son yıllarda hepimizin yakından gözlemlediği ve doğrudan etkilendiği aşırı hava olayları yaşanıyor.

İklim krizine yol açan karbon emisyonunun büyük kısmını ise kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıt kullanan termik santraller oluşturur. Bu nedenle karbon emisyonunu azaltmanın ya da sıfırlamanın ön koşulu başta termik santraller olmak üzere karbon salımına neden olan faaliyetlerin durdurulmasından geçmektedir. 
Ülkemizde faaliyette bulunan termik santrallerin hemen hemen tamamı fosil yakıt kullanmaktadır. Termik santrallerin olumsuz etkisi sadece karbon emisyonu ile sınırlı olmayıp hava Kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, canlılar üzerinde yaptığı etkiler ve arazi kullanımı üzerindeki etkileri olmak üzere birçok olumsuz etkisi vardır.
Kullanılan yakıta bağlı olarak değişen oranlarda çıkan ve hava kirliliğine neden olan gaz ve partikül maddeler uzun zaman boyunca havada asılı kalmaları nedeniyle solunum şikayetlerine, akciğerlerde kalıcı hasarlara, bronşite, anfizeme, damar hastalıkları gibi hastalıkların yanında ölümlere de neden olmaktadır. 
Termik santrallerin oluşturduğu hava kirliliği sadece havayı soluyan canlılara değil, orman ve geniş tarım arazilerini de olumsuz etkilemektedir. Bacalardan atmosfere salınan kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bileşenlerle tepkimeye girerek sülfirik asit ve nitrik asit’i oluştururlar. Atmosferde oluşan bu asitler, yağmur yoluyla toprak ve suya karışmaktadır.  
Termik santraller soğutma, buhar elde etme ve temizleme gibi çeşitli nedenlerle önemli miktarda su kullanmakta ve tüm bu işlemler sonucunda tonlarca atık su oluşturmaktadır. Atık sular ne kadar işlemden geçirilirse geçirilsin çevre kirliliğine yol açmaktadır. 
Ayrıca, kullanılan suların arıtılması sırasında kullanılan kimyasal maddeler suyun kirlenmesine neden olmaktadır. Yine, baca gazından çıkan maddelerin yarattığı asit yağmurları da kirliliğe, bitki ve toprak yapısında değişime neden olabilmektedir. Uçucu küllerde bulunan ağır metaller yağmur sularıyla birlikte yer altı suyuna ve içme suyu kaynaklarına ulaşabilmektedir.

Türkiye’nin sahip olduğu en bol fosil kaynaklı yakıtı linyit olup, linyit düşük-kaliteli ve yüksek derecede kirlenmeye yol açan yakıt kaynağıdır. Linyit kömürünün kullanımı çok yüksek miktarda kükürt dioksit, azot oksitler, karbondioksit, ozon, hidrokarbonlar, partiküler madde ve kül oluşturmaktadır. Bu atıklar çevre sağlığını değişik biçimlerde etkilemektedir.
Türkiye’deki linyitlerde önemli miktarda radyoaktif madde ile zehir etkisi yaratan elementler bulunmaktadır. Bu linyitlerin yakılmasıyla söz konusu radyoaktif maddeler baca gazları arasında partikül halinde veya kazandan çıkan diğer küllerle birlikte atılmaktadır. Afşin-Elbistan linyitleri üzerinde yapılan araştırmada uranyum, potasyum, radyum ve toryum gibi radyoaktif maddelerin belirlenen yoğunlukları, literatürde yer alan kömürlerin ve dünya kabuğunun ortalama değerinin çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu elementler sadece yüzey ve yer altı sularını kirletmemekte, aynı zamanda toprağın kirlenmesine de neden olmaktadır.
Özellikle baca filtresi olmayan tesislerden, büyük oranlarda kükürt dioksit çıkışı olmaktadır. Söz konusu gazın canlılar üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Bunlardan birisi, bitkiler üzerindeki etkisidir. Linyitle çalışan termik santrallerin ormanlar üzerinde de olumsuz etkisi söz konusu olmaktadır. Bu etki çam gibi iğne yapraklı ağaçların iğne yapraklarında kükürt birikimi ve ağaçların yıllık büyüme halkalarında da daralma olarak ortaya çıkmaktadır. 
Elektrik santrallerinin arazi kullanımı üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Öncelikle termik santrallerde kullanılan enerji kaynağının depolanması, ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Linyitle çalışan termik santrallerde düşük kaliteli linyit kullanılmaktadır. Özellikle açık linyit işletmelerinin çevreyi daha fazla olumsuz etkilediği bilinmektedir.
Enerji kaynağının depolanması dışında termik santrallerde günlük olarak çıkan ağır metal ve radyoaktif elementler içeren kül miktarının fazla olması geniş alanların kül depolama alanı olarak kullanılmasına yol açmaktadır. Küllerin üzeri toprakla örtülse bile oluşan radon gazı toprağın gözeneklerinden geçerek havaya karışmakta, polonyuma ve aktif kurşuna dönüşebilmektedir. Bu nedenle kül yığınları çevreye uranyum da dahil radyoaktif madde yaymaktadır. 
Aynı zamanda kömür üretimi iş cinayetlerinde ölen binlerce madencinin yanı sıra; kömür demek, kanser demek, KOAH hastalığı demek, kısacası ölüm demektir. 
Termik santrallerin kapatılması için başka ne olmalıdır. 

Hüseyin Çağlar - www.yenibakis.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder