Translate

14 Temmuz 2023 Cuma

Bastille Baskını

14 TEMMUZ 1789 BASTİLLE BASKINI (Harrison W. Mark'ın "Storming of the Bastille" makalesinden serbest çeviri.)
Fransız Devrimi'nin sembolik olayı Bastille Baskını'dır. Aslında 1789'a gelindiğinde Paris'teki Bastille Zindanı, kağıttan bir kaplandı. Yetkililer hapishaneyi kapatmak ve yerine halka açık bir forum kurmak için görüşmelere başlamışlardı. Geçmişteki kötü ününe rağmen, Bastille artık soylu mahkumlar için tercih edilen bir hapishane olmuştu. Eskinin rezil yeraltı hücrelerinin çoğu kullanılmıyordu artık. Pek çok mahkuma yatak, masa ve soba izni verilmişti. Bastille'in en kötü şöhretli mahkumu, erotik-pornografik edebiyatın ünlü ismi Marquis de Sade, bir gardırop ve 133 ciltlik bir kütüphane lüksü için izni koparmıştı mesela. (Marki de Sade toplam 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirdi. Bastille'de ise 11 yıl kaldı.)
14 Temmuz 1789'da, dördü sahtekar, biri İrlandalı "deli", biri ailesinin emriyle hapsedilen sapkın genç aristokrat ve biri de Kral XV. Louise'ye muhalefet ettiği için 30 yıldan uzun bir süredir hapiste olan toplam yedi mahkum vardı. Marki de Sade, 10 gün önce akıl hastanesine kaldırılmıştı, yani o tarihi günde Bastille'de değildi.
Yine de Eski Düzen'i (Ancien Régime) temsil eden Bastille'i ele geçirme ve mahkumları özgürleştirme fikri, devrimciler için çok önemliydi. Çünkü insanlar hala keyfi olarak tutuklanıyor ve Bastille'in sembolize ettiği türden hapishanelere götürülüyordu. Dolayısıyla 14 Temmuz 1789 günü, yaklaşık 1000 kadar Parisli yoksulun sefalet içinde yaşadıkları varoşlardan (faubourg) çıkarak görünüşte orada tutulan silahları ve barutu ele geçirmek için bu nefret edilesi hapishanenin duvarlarının önüne gelmesi tesadüf değildi.
Bastille Fırtınası
Bastille Kumandanı Bernard-René de Launay, artık savunmakla yükümlü olduğu surların içinde doğmuştu. Ama o gün emrinde çok küçük bir güç vardı. Garnizonu 82 sakat eski asker ve takviye olarak gelen 32 İsviçre askerinden oluşuyordu. Toplar duvarların üzerine yerleştirilmişti ancak kalabalığın peşinde olduğu ödül, 250 varil barut içerde korunuyordu. Birliğin yalnızca iki günlük yiyeceği vardı ve suyu yoktu. Bunlar da kuşatmaya dayanma yeteneğini sınırlıyordu.
Sabah saat 10'da, kalabalık dışarıda toplanırken, Hotel de Ville'den (Belediye) üç delege Bastille'e girerek Launay'den topu duvarlardan kaldırmasını ve hapishanenin barutunu ve silahlarını Paris milislerinin gözetimine teslim etmesini istedi. Subayları tarafından Saray'dan emir olmaksızın teslim olmanın onursuzluk olacağına ikna edilen kumandan, Versay'dan (Versailles) izni olmadan hiçbir şey yapamayacağını söyledi. Bir çıkmaza giren delegeler, üstleriyle durumu müzakere etmek için kaleden ayrıldılar.
Bu arada, surların dışındaki muazzam ve sabırsız kalabalık, kalenin gerçek kapısının bulunduğu iç avludan tek bir duvarla ayrılan dış avluya doğru yaklaşmıştı. İki avluyu ayıran duvarda küçük bir asma köprü vardı. Paris milisleri ayrıldıktan yarım saat sonra iki adam duvara tırmandı ve asma köprünün zincirlerini kesti. Köprü düştü ve altında duran masum bir adamı öldürdü.
Köprünün düşüşünü Launay'ın onları içeri almaya karar vermesi olarak anlayan yüzlerce kişi içeriye akın etti. Askerlerin kalabalığa geri dönmeleri, aksi taktirde vurulacakları yönündeki çağrıları, daha yakına gelmeleri için bir teşvik olarak yanlış duyuldu. Çok geçmeden biri paniğe kapıldı ve bir silah sesi duyuldu, ardından tekrar yaylım ateşleri geldi.
Kaosun ortasında, birkaç devrimci yere düşerken, insanlar Launay'i kalabalığı daha kolay katledilmek için iç avluya çekmekle suçlamaya başladı. Silahlı Parisliler kaleyi savunan askerlere ateş etmeye başlarken, saldırganlara bir sis perdesi sağlamak için kapının önünde gübre ve samanla dolu arabalar ateşe verildi. Çatışma yoğunlaştı ve beyaz ateşkes bayrağı sallayan bir delege görmezden gelindi.
Öğleden sonra 15.00'e yakın kalabalık, aralarında Amerikan Devrim Savaşı gazilerinin de bulunduğu Fransız Muhafızlarının isyancı bölükleri tarafından takviye edildi. Eski bir astsubay olan Pierre-Augustin Hulin liderliğindeki asi askerler, beş top getirdiler ve Bastille'in kapısına nişan aldılar. Bu belirleyici an oldu. Hiçbir kraliyet takviyesinin gelmediğini ve kapının bir topçu saldırısına dayanamayacağını anlayan Launay, teslim olmayı teklif etti. Teslimi kabul edilmezse barut fıçılarını tutuşturararak tüm kaleyi havaya uçurmakla tehdit etti. Kalabalık herhangi bir şartı kabul etmeyince Launay geri adım attı. Bastille'in üzerine ateşkes bayrağı yerine beyaz bir mendil asıldı ve ikinci asma köprü indirildi.
Vatandaş ordusu içeri hücum etti, derhal hücrelere yönelerek mahkumları serbest bıraktı ve bulabildikleri silah ve barutu aldı. Bunlar olurken akıllıca davranıp üniformalarını çıkaran Launay'ın İsviçreli askerleri, mahkumlarla karışarak paçayı kurtardılar. Ancak şansız olanlar da vardı. Béquard adlı bir polis memuru kalabalığa kapıyı açarken gardiyan sanıldığı için eli kesildi ve kesik el açmaya çalıştığı kapının anahtarını tutar şekilde Paris sokaklarında dolaştırıldı.
En büyük acıyı Bastille Kumandanı Launay çekti. Katliam emrini onun verdiğine inanan devrimciler, onu Belediye Binası'na götürdüler. Yol boyunca, dövdüler, hakaret ettiler ve üzerine tükürdüler. Belediyeye vardıklarında, onu tutsak edenler, onu öldürmenin en ıstırap verici yöntemlerini tartışırken işkenceden bıkmış olan Launay tersledi ve "Bırak öleyim!" diye Desnot adlı pastacının kasıklarını tekmeledi. Böylece kaderini belirlemiş oldu. Kalabalık onu önce hançer, kılıç ve süngü darbeleriyle, sonra da tabanca atışlarıyla delik deşik etti. Cesedi bir oluğa attıktan sonra, Desnot üzerine atladı ve bir çakı ile kafasını kesti.
Jacques de Flesselles (Belediye Başkanı), kargaşaya neyin neden olduğunu görmek için binadan çıktığında, kalabalık "hain!" diye haykırarak üzerine saldırdı. Flesselles'in kesilen kafası ile Launay'ın kafaları birer mızrağa takılarak tezahüratlar, şarkılar, marşlar söyleyen kalabalıklar tarafından Paris sokaklarında gezdirildi.
Bastille Baskını sırasında 82 devrimci öldürüldü ve daha sonra 15 kişi yaralarından dolayı öldü. Olay, Paris'in baldırı çıplaklarının büyük ölçüde bir burjuva meselesi olan devrim üzerinde ilk kez büyük bir etkiye sahip olduğuna işaret ediyordu.
Meşhur anekdota göre, Kral XVI Louis, Bastille'e yapılan saldırının bir isyan olup olmadığını sorduğunda, Rochefoucauld Dükü, "Hayır efendim, bu bir devrimdir" diye yanıt vermişti. Gerçekten de öyleydi. "Sans-culotte'lar" sözlerini söylemişler ve gözardı edilmeyi reddetmişlerdi.
15 Temmuz'da Kral, Meclis'ten büyük alkış alarak askerlerin Paris bölgesinden çekildiğini duyurdu. O günün akşamı Kral ve Kraliçe Versailles'da bir balkondan kalabalığı selamladı. Lafayette Markisi kalabalığa kralın yanıltıldığına ve kötü niyetli olmadığı ve tam iyilikseverliğe geri döndüğü konusunda güvence verdiği bir konuşma yaptı. Aynı akşam, Lafayette'e Ulusal Muhafızların komutası verildi ve Jean Sylvain Bailly, Paris Belediye Başkanı oldu.
Ertesi gün Bailly Kral'a kırmızı ve mavi bir devrimci kokartı verdi. Lafayette, kralın halkıyla uzlaşmasını sembolize etmek için daha sonra tasarıma Bourbon beyazı ekleyerek modern Fransız bayrağının üç rengini yarattı. Yine de XVI. Louis'nin güç kaybetmekte olduğu belliydi. Bunu farketen Artois Kontu, 16 Temmuz'da gece yarısı, yanında kralcılardan oluşan bir heyetle Versay'dan kaçtı. Daha sonra ülkeden de kaçan Artois ve yandaşları, Devrim nedeniyle Fransa'yı terk eden ilk siyasi göçmen dalgası olacaktı.
Bu arada Paris'te, kraliyet birlikleri tarafından geri alınmasın diye Bastille'in yıkılmasına karar verildi. 1000 işçinin emeği ile kale, Kasım ayına kadar tamamen yıkıldı. (Kalenin taşları daha sonra Concorde Köprüsü'nün inşasında kullanıldı.) Lafayette daha sonra Bastille'in anahtarını, onu Mount Vernon'daki evinde sergileyecek olan ABD Başkanı George Washington'a hediye edecekti.
14 Temmuz 1790'da, Bastille Baskını/Fırtınası'nın birinci yıldönümü ülke çapında Federasyon Bayramı (Fête de la Fédération) olarak ve bir zamanlar Bastille'in bulunduğu yerde kutlandı. Bugün, Fransız Ulusal Bayramı veya “Bastille Günü” olarak adlandırılan 14 Temmuz, Devrim'i, Fransız halkının birliğini ve ülkede demokrasinin doğuşunu sembolize eder.
"Bastille Fırtınası", iktidarı sans-culotte'ların ellerine teslim etmesi ve Devrim'in ilk büyük olaylarından biri olması açısından önemliyken, aynı zamanda Devrim'de kan dökülmesi açısından da önemliydi. Bastille'in düşmesinden dokuz gün sonra Paris Valisi Sauvignay ve Bakan Foulon da öldürüldüler. Öldürülenlerin başları yine mızraklara takıldı. Ayrıca Foulon'un ağzı, halkı aç bıraktığını anlatmak için otlarla doldurulmuştu. Yani 1793'te giyotinin ve "terör"ün hükümdarlığını ilan etmesinden çok önce "devrim" kanın tadına varmıştı. Bu nedenle, Bastille Baskını, hem Fransa'da özgürlüğün doğuşuna hem de Fransız Devrimi'nin kötü şöhretini borçlu olduğu şiddetin hükümdarlığının başlangıcına işaret ediyordu.
  • Ayşe Hür (Facebook sayfasından)


    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder