Translate

26 Nisan 2020 Pazar

Pandemiden sonra dünyayı ne bekliyor

Toplumlar koronavirüs pandemisi nedeniyle değişiyor, yeniliklere ve kısıtlamalara uyum sağlıyor. Peki salgından sonra bizleri ne bekliyor? Prof. Yuval Noah Harari, DW'nin sorularını yanıtladı. 26.4.2020



Dünyanın neredeyse tamamını kontrolü altına alan koronavirüs krizi, dünya toplumları açısından bir dönüm noktası olma özelliği taşıyor. Yaşam, çalışma, beslenme ve eğlence biçimlerimiz pandeminin dayattığı koşullar nedeniyle değişiyor. Peki salgından sonra bizleri ne bekliyor?

Kurduğu Sapienship organizasyonu aracılığıyla Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) 1 milyon dolarlık bağışta bulunan Prof. Yuval Noah Harari, COVID-19'e ilişkin alacağımız kararların geleceğimizi nasıl etkileyeceğini anlattı.

DW: Sayın Harari, küresel bir salgının ortasındayız. Dünyanın değişimine dair sizi en çok ne endişelendiriyor?

Yuval Noah Harari: En büyük tehlikenin virüs olmadığını düşünüyorum. İnsanlık, bu virüsün üstesinden gelmek için yeterli bilimsel altyapıya ve teknolojik araca sahip. Bizim en büyük problemimiz doğamızda yer alan nefret, açgözlülük ve cehalet. Maalesef insanlar bu krize küresel dayanışma ile değil, diğer ülkeleri, dini ve etnik azınlıkları suçlayarak, nefret dili kullanarak karşılık veriyor. Umuyorum ki nefret değil, şefkat ve cömertlik ile yardıma muhtaç insanlara, küresel dayanışma ruhuyla yardım edebiliriz. Bir de komplo teorileri ve gerçekler arasındaki farkı ayırt edebilmeliyiz. Eğer bunu yaparsak, bu krizi kolayca atlatacağımızdan şüphem yok.

Sizin de ifade ettiğiniz gibi, totaliter gözetleme sistemleri ve bireylerin güçlendirilmesi arasında bir seçim yapmak gerekecek. Eğer dikkatli olmazsak, bu salgın gözetleme mekanizmalarında bir dönüm noktasına yol açabilir. Peki kontrolümüzde olmayan bir duruma karşı nasıl dikkatli olunabilir?

Yazının tamamı >>

23 Nisan 2020 Perşembe

Türkiye’deki ambulans hizmetin tarihçesi

Osmanlı’da ordu’da Hilal-i Ahmer tarafından atlı ambulanslar kullanılmaktaydı. Daha sonra bu hizmet geliştirilerek 1986 yılında 077 Hızır Acil Servis kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de ambulans sağlık hizmetleri Osmanlı zamanında başlamıştır. Ordu içinde Hilal-i Ahmer (bugünkü Kızılay) tarafından verilen bu hizmette atlı ambulanslar kullanılmaktaydı. 1955 yılında İstanbul’da kurulan cankurtaran merkezinde 15 cankurtaran aracı hizmet vermeye başladı. Karayollarında ilk kez 1985 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan ambulans hizmeti başlamıştır.

Daha sonra 1986 yılında 077 Hızır Acil Servis adı altında Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde ambulans hizmeti verilmeye başlanmıştır. O zaman yapılan anlaşmaya göre ambulans hizmetlerini belediyeler finanse ediyorlardı. 1991 yılında Türk Telekom tarafından geçilen yeni sistemde 077 nin yerine 112 numarası kullanılmaya başlanmıştır.
Belediyelerin finanse etmekte zorlandığı ambulans hizmetleri 1994 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından 112 Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri Projesi ile tekrar başlamıştır. 1998 yılında 112 sistemin kurulduğu il sayısı 49’a çıkarılmış. Daha sonraları bu sistem, yurtdışında yapılan incelemeler neticesinde geliştirilmiş, helikopter ambulans, deniz ambulans uygulaması ve eğitim teknikleri sistemin temelleri atılmıştır.

2002 yılında ise İlkyardım Yönetmeliği yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yine 2002 yılında ilk kez İzmir’de yenidoğan ambulansı hizmeti vermeye başlamıştır. Yine ülkemizde İzmir’de 2005 yılında ilk kez motosikletli bir 112 ekibi görev yapmıştır.

Hava kuvvetlerine ait 2 adet uçak ambulans yanında özellikle güneydoğu bölgesindeki arazi şartlarından dolayı hasta ve yaralı naklinde kullanılan askeri helikopterler bulunmaktaydı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde helikopter ambulans uygulaması ilk kez hizmet alımı yolu ile 2008 yılında Ankara’ da faaliyet göstermeye başlamıştır.
İlk aşamada 4 bölge ili olan Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum’da hizmete başlanmış, daha sonra hizmet yaygınlaştırılarak 15 farklı ilde 17 helikopter ile helikopter ambulans sistemi faaliyete geçirilmiştir. 2010 yılı Nisan ayından itibaren birisi turbo jet ve uzun mesafeli, 3 adet turboprop pervaneli (kısa pisti olan havaalanlarına da kolaylıkla inip kalkabilecek yapıda) ambulans uçak hizmete girmiştir.

Bugün ise 112 acil sağlık hizmet sistemine bağlı kontrol merkezleri, burada çalışan personel, kara ambulans, hava ambulans, deniz ambulans araç ve teknik donanımları, burada çalışan personelin aldığı eğitimler son derece gelişmiş ve ileri seviyede gerçekleşmektedir.