Translate

24 Kasım 2020 Salı

Marmara Denizi içinde bir değil dört veya beş deprem olabilir

 

Tarihsel deprem çalışmalarının önemi her geçen gün biraz daha artıyor. “Tarih tekerrür mü eder?”, sorusuna deprem açısından çok net bir ifade ile “evet/hayır” demek zor! Ancak, bilimsel bilgilerin bir sistematik içinde işlendiği düşüncesiyle; varsayılan bir model üzerinden elde edilen bilginin aksi belirtilmediği sürece, doğrudur demek, yanlış olmayacaktır.

Son birkaç haftada Marmara Denizi içinde beklenen deprem(ler) ile ilgili iki makale yayınlandı. Birincisi Durand ve ark. tarafından yayınlanan ve Silivri depremlerinin (Mw: 4.7 ve 5.8) davranışını bir sistematik içinde inceleyen yayın ve diğeri ise Kuzey Anadolu fayının doğudan batıya deprem üretme sürecinde gelecek Marmara Denizi Deprem(ler)inin zamanı ve/veya bizi kaç depremin beklediğini inceleyen çalışmalar.

Büyük depremler önceden bilinebilir mi? sorusuna günümüzde “evet” demek ancak öncesinde meydana gelebilecek öncü depremlerin karakterlerinin doğru tanımlanması ve mikrodeprem etkinliğinin iyi gözlemlenmesi ile mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Durand ve arkadaşlarının Seismological Research Letters dergisinde yayınladıkları “A two-scale preparation phase preceded and Mw:5.8 earthquake in the sea of Marmara offshore İstanbul, Turkey” başlıklı çalışmasında Silivri depremlerinden saatler öncesinde yerkabuğunda kırılan parçanın her iki yanında meydana gelen çatırdamaların (mikrodepremlerin); bu iki depremi yaratmaya hazırladığı sonucuna varıldı. Aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi Mw: 4.7’lik depreme (yeşil yıldız) hazırlık süreci (yani kırılma zamanı) yavaş ilerlerken, Mw:5.8’lik depremde mikrodeprem aktivitesinin kırılan fay çevresinde etkin ve ivmelenerek bu depremi (Mw:5.8;kırmızı yıldız) oluşturmak için hareketlendiği gösterilmiştir. Bu bilgi oldukça önemlidir. Ancak fay çevresinde meydana gelen deformasyonun/kaymanın daha doğru bir şekilde gözlemlenerek gelecekte meydana gelecek bir depremin, hava tahmini gibi gelecekte verilebileceği de unutulmamalıdır. Aşağıdaki şekilde gri noktalar depremleri göstermektedir. Mw:4.7 ve 5.8’li deprem öncesinde 21 Eylül 2019 akşam saatlerinde başlayan deprem etkinliği ve 24 Eylül’de başlayıp 25 ve 26 Eylül günleri artan deprem etkinliği, Mw: 5.8’lik depremin oluşmasında bir belirteç olarak görülebilir.

Bulut ve Doğru (2020) tarafından Turkish Journal of Earth Science dergisinde yayınlanan diğer bir çalışmada ise Marmara Denizi içinde 4-5 tane Mw>7’den büyük depremler olabileceği bilgisi paylaşıldı. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde 1250-2000 yılları arasında meydana gelen M>7’den büyük depremlerin kırılma davranışlarını inceleyen araştırmacılar, bu kırılmanın bir paterni olup olmadığını anlamaya çalıştıklarında bu sonuca ulaştıklarını gördüklerini belirtmişler. Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde meydana gelen her bir kırılma döngüsü içinde toplam kayma miktarını ve depremlerin ortalama derinliğini baz alarak yaptıkları modellemeye göre; Marmara Denizi içinde gerçekleşen son iki döngü içinde (birincisi; 1490, 1509, 1556, 1569 ve 1659 depremlerini ve ikinci döngü; 1719, 1766a, 1766b ve 1912) birincisinin tamamlandığını ancak ikincisinin tamamlanması için Marmara Denizi içinde 4-5 deprem olması gerektiği hesaplanmıştır.  Kuzey Anadolu fayının ortalama her 243 yılda bir kırılmasını tamamladığını ve 1766 yılında Marmara denizi için meydana gelen son iki depremden sonra bir daha aynı alanda bir kırılmanın olmadığını (1894 depremini inceleme aralığında tutmayarak) ve bu fayların tekrar kırılmasında Mw:7.4-7.5 büyüklüklerinde ve yer yüzeyinde ortalama 6.25 metrelik bir yer değiştirme olabileceğini belirtmişlerdir. Kuzey Anadolu fayının ilk kırılmaya başladığı Erzincan’dan İzmit’e kadar kırılmasının hızlı olduğunu ancak Marmara Denizi içine gelindiğinde ise bu sürecin yavaşladığını da yaptıkları yayında belirtmişlerdir.

Sonuç olarak deprem konusunda bilim insanlarının Marmara Denizi içinde meydana gelecek depremin ilerleme süreci anlamak için verdikleri emek kadar, yönetenlerin de bu bilgileri dikkate alıp, kapımızda bekleyen depreme hazırlık sürecini “fayın kendisini ağıra alıp deprem üretmemesi gibi” yavaşa almamaları ve bu durumu fırsata çevirmeleri gerekmektedir. Ülkenin ekonomik buhranı içinde kasıp kavrulan ve evlerinin durumunu bildikleri halde çaresizlik içinde bekleyen emekçi kent sakinleri için güvenilir konutlar inşa etmek üzere kendilerine görev biçmeleri dışında başka bir çözüm yolu yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder