Translate

10 Eylül 2022 Cumartesi

Doğanın formülü

Başlığa bakıp da bir formül bulduğumu ve doğayı tüm ayrıntıları ile anlayıp çözdüğümü düşünmeyin diyor filozof ve ekliyor her formül genelin değil özelin hizmetindedir. Formülleştirme isteği, kesinlik ve su katılmamış bilmenin, derinine ele geçirmenin dışa vurumudur. Formülleştirmenin kurallaştırma ve kurallaştırma üzerinden hesaplama olduğunu göz önüne alarak iki soru soralım. Birincisi, kurallaştırma varsa o zaman kural koyucu da olacaktır. Peki, kimdir bu kural koyucu? İkinci sorumuz da, hesaplama ne için, kimin içindir ve hesaplanan nedir?

Şimdi, doğa ile (özel anlamda ekoloji ile) formülleştirme arasındaki bu grift ilişkiyi çözmeye çalışalım. Önce birinci sorunun cevabı ile başlayalım. Doğayı formülleştirme çabaları sonucu elde edilen yasalar doğa için değil o yasaları ortaya koyan insan içindir. İnsan tanımı genel ve soyut bir tanım. Onu somuta indirgersek sınıflı bir toplumda doğa yasaları yasa koyucuların emrinde ve çıkarlarının hizmetindedir diyebiliriz. (Burada doğa yasalarının kullanım sonuçlarını kastetmekteyim).

Formülleştirme üzerinden kural koymak, sınır koymak demektir. Sınır koymak, bir şeyi sınırları içinde tanımlamaktır. Bu sınır, egemenlik alanlarını (insan, toplum ve doğa üzerindeki) doğal olarak kabul ettirmek isteyen sermaye sınıfı ile bu sınırlara karşı mücadele eden tüm ezilen sömürülen halklar ve sınıflar arasındadır.

 

 

Kural koyucu, topluma zorla dayattığı yasaları ve yasakları kendi malı olarak gördüğü doğaya da uygular.
Onu yakar, yıkar, talan edip yok eder.

Böylece insan ve toplum ile doğa arasındaki organik bağları koparır.

 

 

Gelelim ikinci sorumuzun cevabına.
Hesaplamak (matematiksel anlamı ile) doğayı bilmekten çok onu ele geçirme niyeti taşır. Ele geçirmek, egemen olmak için atılan ilk ve zorunlu adımdır. Aydınlanmadan bu yana süren hakim görüş, doğanın matematik üzerinden formüle edilebilir bir yapıda olduğu yönündedir. İnsan icadı matematiğin kökeni doğaya sıkı sıkıya bağlı ise o vakit doğa formüle edilmeye hazır demektir. Matematik doğadır ve doğa matematiktir. İşte bu egemen görüş hesap edilen doğa ile hesabı yapan insan arasındaki ilişkiyi (ele geçirme ilişkisini) onaylar ve toplumsal çoğunluğa onaylatır.

Hesap eden, hesap edilen arasındaki ilişki düzensizlikten düzenliliğe geçişin hikayesi değildir. Tam tersine düzensizlikten daha fazla düzensizliğe geçiştir. Bu geçişin altında, ekolojik sistemin ne olduğu, nasıl işlediği değil, egemen sınıf için ne işe yaradığı ve yarayacağı anlatılmakta, matematiksel formüllerle yutturulmaktadır. Hesaplayan ile hesaplanan arasındaki ilişki sömürü ve ele geçirme ilişkisidir. Ele geçirilen ve her anlamı ile yok edilen alanlar kazanılan zaferlerin şanlı göstergeleridir!

Doğayı formülleştirmek demek, onu doğal varlıklar statüsünden indirip doğal kaynak statüsüne çıkarmaktır. Bu da doğayı bir araç-gereç haline dönüştürmek anlamını taşır. Araç-gereç haline getirmek kullanım değeri yerine değişim değerini geçirmektir. Değişim değerli doğa fiyatı biçilmiş doğadır.

Doğanın formülleştirilmesi insanın iç doğası denilen duygu, düşünce, hayal, arzu, istek ve diğerlerinin düzenlenmesi anlamına da gelir. Bu düzenleme de, insanın doğal yanları tehlikeli ve bastırılmış sapkınlıklar olarak gösterilir. Bundan bir an önce kurtulmak için de insanın iç doğası ile dış doğası denetim altına alınmalı sisteme uyumlu hale getirilmelidir. Bu andan itibaren doğal olan kontrol altında tutulandır.

Formülleştirme, doğa bilimleri adı altında yani bilimsel olduğu iddia edilen bir mantıkla yapılır. Kısacası formül demek bilimsel simgelemek demektir. Bu görüş baştan sona yanlıştır. Sınıflara bölünmüş, kutuplaştırılmış, özel mülkiyetin son aşamasına varmış toplumsal üretim ilişkilerinde pürü pak, saf, tarafsız, ideolojik nosyonlara bulaşmamış bilimsel üretim olmaz ve olamaz! Bu söylediklerime matematik de dahildir. Matematiğin buradaki görevi; formülasyonlara şaşmaz, hata yapmaz, yanılmaz, yanıltmaz kesinlikler büyüsü katmaktır. Matematiğin de işin içine katılması ile birlikte kökenini doğanın işleyiş yasalarından aldığını söyleyen dünya görüşleri doğa yasaları gibi şaşmaz, yanılmaz, yanıltmaz şekilde kabul edilmelidir. Çünkü bu dünya görüşleri bilimseldir! Sormak ve sorgulamak istediğinizde karşınıza ilk konulan bariyerin üzerinde şunlar yazılıdır: Bu dünya görüşü bilimseldir. Lütfen mesai saatleri dışında sorgulamayınız. Çünkü uzmanlarımız bu saatlerde çalışmaktadırlar!

Burada kayıp-kazanç yarışmasına girmek istemiyorum. Fakat şunu net görüyorum ki, kapitalist sistem bu formülleştirme işinden fazlası ile kazançlı çıkmıştır. Diğer yandan bu kazanç sonu baştan belli bir oyunun, kazanan bir kez, kaybeden çok kez kaybeder oyununun kazancıdır! Hatırlarsanız geçen haftaki yazımda (Ekolojik borç) toplamı sıfır olan bir oyundan bahsetmiş ve bu oyunda kapitalist sermayedar kazanırken doğa ve insan-toplumun kaybettiğinden bahsetmiştim. Kapitalist sermayedarın doğa ve insan-topluma uyguladığı her tür ele geçirme yöntemi (formülleştirme de dahil) kendini kazançlı hale getirirken diğerlerini kaybettirmektedir. Bu nedenle tek seçeneğin kapitalizme karşı birleşik mücadeleden geçtiğinin altını bir kez daha çizmek isterim.

Kapitalist sermayedar doğanın formülleştirme üzerinden ele geçirdiğini söylerken iki şeyin üzerine vurgu yapıyor. Birincisi, sıfır toplamlı oyunda hep kazanmak, ikincisi de bu oyunu sonsuza dek oynamak.

Formülleştirme ile ele geçirme arasındaki karşılıklı bağlar yaşamımızın her alanında karşımıza çıkar. O nedenle ele geçirmeye karşı çıkmak adına daha iyi bir formül geliştirmek yerine formülün kendisine karşı çıkmak atılacak ilk önemli adım olabilir.

Hakan Yurdanur Gazete karinca.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder